Bundan 106 yıl önce düvel-i muazzama denilen dünyanın büyük devletlerini, madde ve mânânın muhteşem ahengi ile dize getirdiğimiz Çanakkale Muharebeleri, Türk'ün yakın tarihteki en büyük destanlarından biridir, sonraki yıllarda yine dünyayı dize getirdiğimiz Milli Mücadeleyi de düşündüğümüzde, ilk ikisinden biridir...
Ancak Çanakkale ile ilgili birçok, doğru bildiğimiz yanlışlar var. Yıllardır bir türlü düzeltemedik bu yanlışları. Veya düzeltmek istemedik.
En bilinen yanlışlardan biri 250 bin şehit mevzusudur.
Halbuki elimizde Osmanlı Genelkurmayının kayıtları vardır. Araştırmacılar Bunları belgeleriyle ortaya koydular. Çanakkale'de 57 bin şehit, yaklaşık 21 bin hastalıktan ölüm, 10 bin civarı kayıp, yaklaşık 100 bin yaralı, 64 bin hasta olmak üzere 252.000 savaş dışı kalan askerimiz vardır.
252 bin kaygınızdan resmi kayıtlara göre 57 bin askerimiz savaş esnasında şehit olanlardır. Az bir rakam değil. Şehit sayısının az veya çok olması Çanakkale destanımıza gölge düşürmez.
Ama nedense Çanakkale'de 250 bin şehit verdik diye övünür, ondan birkaç ay önce Sarıkamış Harekâtı’nda da 90 bin şehit verdik diye Enver Paşa'yı yerden yere vururuz.
Bu 90 bin de büyük yalanlardan biridir.
Sarıkamış'ta savaşan ordu 75 bin kişidir. Sarıkamış şehidi sayısı da aslında 40 bin civarıdır. Ama maksat siyaset olunca iş farklı şekilde ilerliyor.
Tarih kazananları yazıyor derler. Hâlbuki iki cephede de Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa'dır. Tabii ki başarı ve başarısızlık kumandanın mesuliyetidir. Ancak adaletli, hakkaniyetli olmak gerek!
Çanakkale ve Sarıkamış'tan 2 - 3 yıl önce Balkan Savaşlarında Bulgar çapulcuları karşısında rezil olan ve bu sığır çobanı diyerek küçümsediğimiz Bulgarları Çatalca'da zor durduran, neredeyse payitaht İstanbul'u Bulgar'a teslim edecek, yorgun, yılgın, korkak, dağınık Osmanlı Ordusu nasıl oldu da 2-3 yıl sonra 10 cephede birden savaşacak duruma erişti?
Bu ordu nasıl oldu da Çanakkale'de destan yazacak, Irak Cephesi'nde Kut'ul , Irak, Kafkas ve diğer cephelerde 4 yıl boyunca vuruşacak güce erişti?
Çanakkale muharebelerinde Osmanlı Ordusunun başkomutanı olan Enver Paşa'yı, deniz zaferlerinin mimarı Cevat (Çobanlı) Paşa'yı, Vehib Paşa'yı, Nusret Mayın Gemisi ile destan yazan Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey'i, Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey'i anmadan Çanakkale'den bahsedilebilir mi?
Koca Seyit'i anmadan Çanakkale olur mu?
Gerçi tarihin akışına müdahale eden bu kahraman askerimizin hayatı da ayrı bir dramadır. Onu daha başka bir yazıda konu ederim.
Şimdi Mustafa Kemal Bey'den bahsetmediniz diyeceksiniz!
Yahu Yarbay Mustafa Kemal Bey'in adını anmadan Çanakkale anılır mı?
Çanakkale kara savaşlarının kahramanı Mustafa Kemal'dir. O dönemde, aldığı inisiyatif ile düşmanı en kritik anda durduran "süngü tak, sipere yat" ve ardından "ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" emri ile payitahtı kurtaran kahraman olarak adlandırılmıştır. Bu gerçeği düşman dahi kabul etmiştir. Ancak içimizdeki ihanet halkaları, halen bunu kabul edemiyor.
Çanakkale ile ilgili bir diğer yanlış da askerin yemeği konusudur.
Yıllardır ülkemizde buğday çorbası ve üzüm hoşafı menüleri ile Çanakkale'deki askerlerimiz sanki aç karnına savaşmış gibi dramatize edildi.
Sonra hatırat, günlük ve harp cerideleri okununca görüldü ki, Çanakkale'de askerimiz mükellef yemekler yemiş. Cephelerin içerisinde payitahta en yakın olan cephe Çanakkale Cephesidir. İâşe işleri dört dörtlüktür.
Cephede birçok mutfak kurulmuş, askere çoğu zaman sıcak yemek dahi ulaştırılmış. Düşmanın bombardımanı altında, mutfaklar ve iaşe yolları zarar gördüğünde aksamalar olmuş, ancak genel olarak yemekte sıkıntı yoktur. Belki duman gözükmesin diye uzağa yapılan yeraltı mutfakları nedeniyle soğuk yemek gelmiştir o kadar.
Sözün özüne gelecek olursak, Çanakkale, Cumhuriyetin öz sözüdür.
Türk ve İslâm’ın o dönemde son kalesidir Çanakkale. Bizler Çanakkale deyince birlik ve beraberliği , 57. Ve 27. Alay ruhunu anlasak o dahi yeter. Ama tabii ki Tekirdağ’daki 57. Alay adını kullanarak şahsî şovlarını yapan bazı gayrı milli unsurlardan bahsetmiyorum 57. Alay derken.
106. yılında Çanakkale zaferimizi kutluyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.