Gündemde TRT yönetim kuruluna atanan isimlerden geçilmiyor. Bunların içinde bir isim var ki her zaman kazanan, her devirde tutulan bir isim...Öyle ki Türkiye uçurumdan aşağı, hatta dünyanın dibine düşse, "zıplamak için dibe vurmak lazım" der ve yine alkışı da kapar. Evet Hilâl Kaplan'dan bahsediyorum.
Hilâl Kaplan, son dönemde "pelikancılar" denilen tartışmalı yapının da en önemli kalemi.
Hilâl Kaplan'ın 5 Mayıs 2010'da taraf gazetesindeki köşesinde yayınlanan şiiri şöyle;
"Bak güneş nasıl da gülümsüyor şimdi dört yana,
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin
Gülen de görse bu güneşi, Ahmet abi de
Nâzım da ...
Hrant abi de salınsa dağlarında özgürce,
bak güneş nasıl da gülümsüyor şimdi dört
yana,
Gülten abla artık huzur bulsa
Kuşlar bütün gün şakısa penceremizde
Barış bir seher vakti çıkagelse
"Kardeşiz biz" demeye gerek kalmadan
Gerçekten sarılıp kardeş olsak be Türkiye
Barış ha askerin olmuş ha "gerilla"nın
Hem ikisi de yaşıyor olmayacak mı barış gelince?
Sanki bir kerecik de yaşarken eşit olsa gençlerimiz
Hep ölümde mi eşitleneceğiz böyle?"
Şimdi şiirin çözümlemesine geçelim. Tabiî ki bu şiir, çözüm süreci denilen ve Türkiye'ye hendek ve çukur çatışmalarında bine yakın şehide mâlolan, ayrıca bomba ve mayın tuzakları hazırlaması için PKK'ya zaman kazandıran, Türk askerinin ve ordumuzun itibarını örseleyen, Türk'üm demenin suç ve tahrik gibi algılandığı ama diğer her türlü aidiyetin mazlum gösterilip bayraklaştırıldığı, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" tabelalarının PKK ve siyasi uzantısı mensuplarıyla ortaklaşa şekilde alkışlarla indirildiği ve Türk'ün sindirilmeye çalışıldığı dönemi desteklemek için yazılmış bir şiir...
Bu şiirde şair (!), "dağlarına bahar gelmiş memleketimin" derken terörün dağlardan şehire indiğini görmese de güneşi görmüş herhalde...Hem de öyle görmüş ki bu güneş başına geçmiş! Çünkü "Gülen de görse bu güneşi, Ahmet abi de Nâzım da...Hrant abi de salınsa dağlarında özgürce." dizesinde Gülen dediği kişi o dönemde yine ABD'de olan FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'dir. Şair (!) burada Fethullah Gülen'in yurdumuza dönmesini ve yaşananları görmesini isteyerek ona özlemini dile getirmiş. Devamında "Ahmet Abi" dediği ise Ahmet Kaya; hani şu ülkemize şerefsizlerin memleketi diyen, PKK elebaşı Öcalan'ın posterleri altında "Vallahi Apo'yu Özledim" diye şarkılar söyleyen, şehirlere her gece bombalar yağarken durmadan seviştiğini söyleyen PKK'nın sesi Ahmet Kaya..."Nâzım" dediği ise Türk Milletini Komünist Ruslara satmış olan, Atatürk'e olmadık hakaretler eden nâm-ı diğer Hikmetof Nâzım. "Hrant abi" derken de daha önce öldürülen Agos Gazetesi yazarı ve Ermeni ideallerinin savunucusu Hrant Dink'i kastediyor. Burada "abi" vurgusuna dikkat çekmek istiyorum. "Abi" kelimesi Fetullahçı yapı içinde bir şifre gibidir. Onların bürokrasi ve diğer devlet kademelerinde hakim olduğu dönemde işini yaptırmak isteyenler bir yetkiliye ziyarete veya başvuruya gittiği zaman "Abi" kelimesi cümlenin içinde geçtiğinde "Ben de sizdenim." anlamına gelen bir şifre...Tabiî burada yazar hangi anlamda kullanmış tam anlaşılmıyor ama bir yakınlık hissiyle abi dediği kesin! Gülten abla dediği de Ahmet Kaya'nın eşi zaten...
Şair "Barış ha askerin olmuş ha "gerilla"nın..." dizesinde ise Türk askeri ile PKK'lı teröristi aynı kefeye koymuş, vatanı savunan askerimize karşı vatanı bölmek, devleti çökertmek isteyen teröristi "gerilla" diyerek olumlamıştır. Devamında da "Hep ölümde mi eşitleneceğiz böyle?" diyerek şehit olan askerimiz ile telef olan teröristin ölümle eşitlendiğini okuyucuya anlatmak istiyor.
Tabiî şairin şairliği (!) yanında düz yazı alanında da onlarca böyle güzellemesi var. Onları da buraya yazarsak yer kalmaz.
Ne diyelim TRT yeni dönemde Hilal Kaplan ile nasıl bir hâle gelecek göreceğiz...
Hilâl Kaplan'ın şairlik (!) yönü ve TRT'ye atanması
Burak Candaş
Yorumlar (1)