Türkiye’de AKP hükümetinin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalar, halk arasında derin bir hoşnutsuzluk yaratıyor. Maliye Bakanı'nın açıkladığı ekonomik paketler, yüksek vergiler ve kontrolden çıkmış enflasyon, halkın alım gücünü hızla tüketirken, Çalışma Bakanı'nın emeklilere zam yapma konusundaki isteksizliği, emeklilerin ekonomik sıkıntılarını daha da derinleştiriyor. Hükümet, bu olumsuz tabloyu örtbas etme ve halkın dikkatini başka yöne çekme stratejilerini kullanıyor. Bu yaklaşım, geçmişte Türkiye sinemalarında iki film arası gösterilen kaçak porno parçalarıyla benzerlik taşıyor; geçici bir rahatlama sağlama ve toplumsal kaygıları örtme çabası, halkı gerçek sorunlardan uzaklaştırmak için kullanılan bir araç olarak görülüyor.

Merkez Bankası'nın hatalı ekonomik politikaları, enflasyonun kontrolden çıkmasına ve Türk lirasının hızla değer kaybetmesine neden oldu. Bu durum, halkın alım gücünü kökten sarsarak, hükümetin ekonomik krizleri yönetme kapasitesine olan güveni yerle bir etti. Milli Eğitim Bakanlığı'nın skandal müfredatı, eğitimdeki kalitesizlikleri ve eksiklikleri gün yüzüne çıkarıyor; geleceğin nesilleri yetersiz eğitimle yetişirken, toplumun uzun vadeli gelişimi tehdit altında.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) savurgan harcamaları ve kamu kaynaklarının israfı, hükümetin mali disiplin konusundaki tüm taahhütlerini göz ardı ettiğini ortaya koyuyor. Kamu kaynaklarının bu şekilde harcanması, halkın ekonomik zorluklar içinde boğulduğu bir dönemde büyük bir öfkeye neden oluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın keyfi harcamaları ve bütçesini keyfi bir şekilde artırma eğilimi, toplumsal tepkileri daha da körüklüyor. Kurumun, dini ve ahlaki değerleri korumaktan ziyade gündemi meşgul eden açıklamalar yapması ve bütçesini şişirmesi, kamu kaynaklarının verimli kullanımını çiğniyor.

Türk Hava Yolları'nın savurgan maaş politikası ve tarikatlara bedava bilet uygulamaları da geniş çaplı eleştirilerin merkezine oturdu. Şirketin yüksek maaşlı yönetim kadrosu ve tarikatlara sağladığı ayrıcalıklar, kamu kaynaklarının çarçur edildiğini ve şeffaflık ilkesinin tamamen göz ardı edildiğini gözler önüne seriyor. TRT'nin hükümet yanlısı içerik üretimi ve programlarla kamu yayıncılığını siyasi bir araç olarak kullanması ise medya bağımsızlığını ve objektifliğini yok ediyor.

Son dönemde, CHP'li belediyelere yönelik borç tahsilatları, hükümetin siyasi motivasyonlu bir hamlesi olarak dikkat çekiyor. Birçok CHP'li belediye, önceki dönemlerde AKP'nin yönetiminde olan belediyelerden devraldığı borçlarla karşı karşıya. Ancak hükümet, bu borçları tahsil etme bahanesiyle CHP'li belediyelerin mali kaynaklarını sıkıştırmak ve vakıfların musluğunu kapatmak amacı güdüyor. Bu strateji, hükümetin CHP'ye yönelik cezalandırıcı bir hamlesi olarak değerlendiriliyor; böylece, muhalefet belediyelerinin hizmetlerini kısıtlayarak siyasi avantaj sağlama hedefleniyor.

Hükümetin ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de bu stratejilerin uygulanmasında önemli bir rol oynuyor. MHP'nin hükümet politikalarını destekleyici ve teşvik edici tavrı, AKP'nin dikkat dağıtma ve kriz yönetimi stratejilerinin güçlendirilmesine katkıda bulunuyor. MHP'nin de dahil olduğu bu siyasi yapı, CHP'li belediyelere karşı uygulanan ekonomik baskılar ve siyasi cezalandırmaların arkasındaki motivasyonları destekliyor. MHP'nin katkısıyla, hükümetin muhalefet üzerinde kurduğu baskı ve yönlendirme stratejileri daha da derinleşiyor.

Hükümet, tıpkı 70'ler ve 80'lerde sinemalarda iki film arası gösterilen kaçak porno parçaları gibi, kendi tabanını rahatlatıyor ve gündemi değiştiriyor. Bu geçici rahatlamalar ve dikkat dağıtma stratejileri, halkın karşı karşıya olduğu gerçek sorunları örtmeye ve hükümetin politikalarını meşrulaştırmaya yönelik bir araç olarak kullanılıyor. Hükümetin bu stratejisi, toplumsal kaygıları saptırarak halkın dikkatini esas meselelerden uzaklaştırmayı amaçlıyor.

Son olarak, hükümetin hayvan haklarına yönelik yeni yasa tasarısı, toplumda geniş yankı uyandırdı. Sokak hayvanlarının itlafına dair yeni düzenlemeler, kullanılacak ilaçların yandaş şirketlerden alınması gibi şüpheler doğuyor. Bu durum, bu ilaçların alımlarında yaşanacak haksız zenginleşmenin, hükümet yanlısı çevreler tarafından sağlanacağını gösteriyor. Hükümetin bu düzenlemesi, hem hayvan hakları hem de kamu kaynaklarının yönetimi açısından ciddi bir şüphe uyandırıyor. Bu, halkın dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırmaya yönelik bir başka dikkat dağıtma stratejisi olarak değerlendiriliyor.

CHP'nin yol haritasında, ekonomik krizlerle başa çıkabilme ve sosyal adaleti sağlama konusundaki eksiklikler dikkat çekiyor. Partinin, hükümetin yaratmaya çalıştığı dikkat dağıtıcı stratejilere karşı daha tutarlı ve geniş kapsamlı bir politika geliştirmesi şart. Bu bağlamda, CHP'nin halkın ekonomik ve sosyal haklarını korumak adına daha etkili ve sürdürülebilir politikalar üretmesi, kamuoyunun güvenini kazanması açısından kritik bir adım olacaktır. Ancak mevcut koşullarda, CHP'nin etkili bir değişim sağlamakta ne kadar başarılı olacağı, zamanla netleşecektir.

Malesef fakrü zarüret içindeki halkın hükümetten beklentisi, ekonomik ve sosyal sorunlara karşı gerçek ve kalıcı çözümler getirilmesi yönünde. Aksi takdirde, hükümetin geçici dikkat dağıtma stratejileri ve popülist yaklaşımları toplumu daha da derin bir memnuniyetsizlik ve huzursuzluğa sürükleyecek. Uzun vadede, bu durum hükümetin toplumdaki güvenilirliğini daha da zedeleyecek ve toplumsal huzursuzluğun artmasına neden olacaktır. CHP'nin hükümetin olumsuz politikalarına karşı mücadelesi, toplumsal adalet ve refah için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor; ancak mevcut koşullarda etkili bir değişim sağlamak, ciddi bir mücadele ve strateji gerektiriyor. Maalesef köprüden önceki son çıkışa yaklaşıyoruz canım Türkiyem.