Kötü temsil, temsil ettiği şeye zarar verir. Toplum, fikirleri, düşünceleri onları savunanlara bakarak değerlendirir. Bu bakımdan temsil edilen kadar, temsil edenin bunu yaparken verdiği imaj da önemlidir. Temsil edilen, önce temsil eden de görünmelidir.

Savunduğunu yaşamayan, hayat tarzı haline getirmeyen inandırıcı olamaz. Yaşadıklarımızla konuştuklarımız arasındaki fark, fikir ve inançlarımızla aramızdaki bağın kuvvetini gösterir.

Galiba günümüz insanının en büyük çelişkilerinden biri bu, İslam diyende İslam’ı, milliyetçiyim diyende milliyetçiliği, sol veya sosyalistim diyende sosyalistliği görememek.

Hele söz konusu çıkar ve kişisel hırslar olunca, ideolojik farklar ortadan kalkıyor, en azılı rakipler birbirine benzemeye başlıyor. Yani farklı yol ve ideolojiler yolsuzluk, rüşvet,  ve hırsızlıkta birleşebiliyor.

Kısacası renkler farklı da olsa bütün yollar aynı yere çıkıyor.
Kısa sürede zenginleşmenin, despotluğun, yargılanmaktan kurtulmak için yargıyı kontrol altına almanın arkasında hep aynı sebep vardır; kişisel çıkar için siyaset yapmak, Hakk’ı süfli amaçlar için kullanmak.

Onun için bazılarının rejim değişiyor korkusu çok yerinde değil, İslamcı ile İslam ahlakı, milliyetçi ile vatanseverlik, solcu ile sosyalizm gelmiyor.

İzmler artık düzeni değiştirmek için değil, düzenin bir parçası olmak için kullanılıyor. Temsil edilenin ahlakı olmayınca kim gelirse gelsin düzen değişmiyor, iktidar hırsı bütün farkları ortadan kaldırıyor. Etiketlerin farklı olması, yönetimin farklı olmasına yetmiyor.

Pastanın etrafında oturanlar değişiyor, pastanın kaderi değişmiyor. Bu şu demek: aslında İslamcılık, milliyetçilik, solculuk diye bir şey yok, tek bir ideoloji var çıkarcılık.

Onun için birbirine en muarız görünenleri bir gün el ele kol kola görebiliyorsunuz. Sövenle seven iktidar uğruna nikahlanabiliyor. Sonunda olan, değişim beklentisi içinde olan vatandaşa oluyor.

Kime oy veriyorsa sonuç aynı oluyor. Dava ahlakı bitince farklılık sadece sözde kalıyor. İslamcılıktan, milliyetçilikten yola çıkıp yolsuzluk cumhuriyetinde karar kılmanın kısa hikayesi budur.