Kıymetli okuyucular bundan önce yakın tarihimize ilişkin bazı değerlendirmeler yapmıştım bugün ise yüksek müsaadenizle Türk siyasetinde önemi yeteri kadar anlaşılamamış ve sürekli yıpratılmaya çalışılan bir lider ile ilgili yazacağım.
Bizim gibi demokrasinin yarım yamalak olduğu ülkelerin terakki kaydetmesi; müspet liderin, abdesti sağlam liderin, nefsini yenebilen liderin, ülke menfaatini bütün dünya nimetlerine değişmeyen liderin veya devlet büyüğünün varlığına bağlıdır.
Bu tarz müspet lider veya devlet büyüğüne sıkça rastlamak mümkün değildir hatta bazı toplumlar bu hususiyetlere sahip lideri ömürleri boyunca bulamamışlardır.
Bu vasıflara sahip liderlerin varlığı kadar millet tarafından keşfedilerek ülke adına katma değere dönüştürülmesi de son derece önemlidir… Bazen müspet liderler toplum tarafından fark edilerek ülke hizmetine tahvil edildiği gibi bazen de fark edilmeyerek ülkemizin değerler çöplüğünde yok olup gitmektedir.
Burada yapacağım değerlendirmeler ilgili siyasi lideri mutlu etme gayreti asla değildir bilakis yaşayan gerçek aksakallımızın hakkını teslim çabasından başka bir şey değildir.
Düşünün bir kere, 1968 yılında üniversite öğrencisi iken sınıf arkadaşları ile Alanya’ya tatile giderler herkes şortu ile dışarı çıkarken 19 yaşındaki Devlet Bahçeli ise takım elbisesi, kravatı ile dışarı çıkar ve yine herkes gençlik heyecanı ile eğlence peşinde koşarken; çocuk denebilecek yaştaki Devlet Bahçeli Alanya’da parti teşkilatının olmadığını öğrenir ve tatil süresi boyunca Alanya’da parti teşkilatını kurar.
Hayatı boyunca ilişkilerinde hep mesafeli olur en yakın ve eski dostuyla bile ilişkilerini sulandırmaz asla hafif meşrep temas ve sohbette bulunmaz. Asistanlık dönemlerinde milliyetçi öğrencilere ağabeylik yapıp onları koruyup kollayan kişi olarak anılır. Akademide milliyetçilerin Devlet Abisi olur o dönemden tanıyanlar hala kendisine “Devlet Abi” diye hitap ederler.
1999 seçimlerinde Devlet Bahçeli genel başkanlığındaki MHP parlamentoya girdiğinde ilk gurup toplantısında milletvekillerine “Ya siyaset yapacaksınız ya ticaret” diye seslenmiş ve Türk siyasetinde milletvekili gurubuna ders litreliğindeki bu cümleyi sarf eden tek siyasi lider olmuştur.
Onlarca yıldır milletvekili olmasına rağmen bir gün milletvekili maaşı almamış tek genel başkandır.
Çok varlıklı bir ailenin çocuğu olarak siyasete girmiş ancak siyasete girip serveti azalan (servetini koruyan değil) tek genel başkan olmuştur.
Yaşamının her anında dünya nimetlerine yer vermeden 24 saat devlet diye kafa yoran tek genel başkandır. Çocuk yaşta okuma akışkanlığı olduğu için başta dini ve tarihi konular olmak üzere kültürel müktesebatı en yüksek genel başkandır.
Özür dileyerek ifade etmeliyim ki geçmişten bugüne kadar kadının ve paranın nüfus edemediği tek genel başkandır.
“Vatan vatan” diye çalışmaktan evlilik yapmaya vakit bulamamış bu konu ile ilgili bahis açıldığında “Ölüm ile evlilik Cenab-ı hakkın takdirdir” diyerek kadere iman etmiş gerçek bir Müslüman edası ile cevap veren tek genel başkandır.
Bugün bazı çevreler “Daha dün ip attığı kişi ile nasıl oluyor da bu denli yakın müttefik alabiliyor” diye Devlet beyi eleştiriyorlar; işte Devlet beyin büyüklüğü bu denklemin içinde saklıdır.
Bu denklemi çözebilenler ancak Devlet beyin ebed-müddet devlet anlayışına ne nispette sıdk-ı sadâkatla bağlı olduğunu anlayabilirler.
Devlet beyin AK Parti ile müttefik olma zorunluluğunu bir örnek ile açıklamaya çalışalım: Bill Gates’i bir proje müdürü çalıştığı projeden 100 milyon USD zarar ettirir ve akabinde proje müdürü istifasını verir; Bill Gates ise istifa dilekçesini okuduktan sonra yırtarak proje müdürüne hemen işinin başına dön ben sana 100 milyon USD yatırım yaptım bir yere gidemezsin der…. İşte Devlet beyin partner tercihi bu hikâyeye çok benzemektedir oy verelim vermeyelim millet olarak Tayyip Erdoğan’a 22 yıllık yatırım yaptık; Lozan’ın 100. yılı gibi tarihi bir eşikte hangi ilişkiler devletin faydasına hangi ilişkiler devletin zararına, devletin altını-üstünü, sağını- solunu Tayyip beyden daha iyi bilen yok.
Eskilerin düveli muazzama dediği neo kapitalist Hristiyan batı dünyası Türkiye’yi 100 yıllık tarihi hesaplaşmanın ortasına yatırmak istemektedir böyle bir atmosferde milletimizin aksakallısı ve ziyalısı Devlet Bahçeli istediği an iktidardan düşürebileceği Tayyip Erdoğan’a adeta millet olarak sana 22 yıl yatırım yaptık bir yere gidemezsin dercesine sahiplenmiş ve ülkemizin bekasını düşünerek desteklemiştir.
Devlet Bahçeli’nin yıllarca sert muhalefet ettiği AK Parti ile müttefik olmaktan mutlu olduğunu hiç düşünmüyorum kanaatimce kendisi devletimizin izzeti, ay yıldızlı bayrağımızın iffeti için “Kan kusup kızılcık şerbeti içtim” atasözünü yaşama erdemliğini göstermektedir.
“Peki ittifak yaptık da ne oldu” diye düşünebilirsiniz söz konusu devletin bekası olduğunda Devlet beyin diğer siyasi liderler gibi milletvekili veya belediye başkanı sayısını hesap ettiğini göremezsiniz. Devlet bey için varsın MHP’nin milletvekili olmasın ancak devletimiz ihya olsun anlayışı her daim cari anlayıştır; varın mukayeseyi sizler yapın.
MHP’nin bu ortaklıkta hiç bakanlığı yok ancak milli politikalarda dahli var yani Devlet Bey zarfa değil mazruba talip olmuştur.
Nasıl diye soracak olursanız, daha düne kadar Süleyman Şah türbesinde ecdadın kemikleri bir gecede sandukanın içerisinde apar topar Türkiye’ye kaçırılan hariciye politikasından bugün o topraklarda ve dahi Libya’da askeri bulunan, mavi vatan konseptini geliştirerek dünyaya meydan okuyan/saldıran Türk hariciye ve savunma politikalarına dönüşmesi tamamen Devlet Bey sayesinde olmuştur.
Yani özetle Devlet Bey Cumhur İttifakına diğer siyasiler partiler gibi ülkeden ve devletten makam almaya değil bilakis ülkemize ve devletimize vermek için girmiştir.
Dünden bugüne pek çok siyasi figürün benzerini bulmak çok mümkün ancak Devlet Bey gibi ahlak abidesi bir siyasi genel başkan bulmak hiçte mümkün görünmüyor zira yeri doldurulamayacak eşsiz bir devlet adamıdır.
Ömrünü hep devletine adamış aksakallımız, ziyalımız Devlet Bahçeli sen hep verdin verdin verdin; biz ise senin gölgende gezindik varsa ömrümüz yüce rabbim bizden alsın sana versin!