HDP İzmir İl binasına yönelik saldırının üzerinde dikkatle durulması gerekiyor. Münferit bir
hadisedir diye geçiştirilemez.Her yangın bir kıvılcımdan doğar.
Bu tip tekil olaylar, yeterli tepki gösterilmediği takdirde yaygın hale gelirler.
Tepkisizlik yahut yetersiz tepki terörü besler.Öfkesinin peşinden gidenleri teşvik eder.
Olaydan sonra siyasi partilerin gösterdiği toplu tepki memnuniyet vericidir. Lakin
önemli olan olay sonrası değil, öncesidir.
Bu tip olaylar kendi kendine ortaya çıkmaz.İstisnalar dışında olayı hazırlayan bir -öncesi-
vardır. Bu önceyi bazen siyasetçilerin kullandığı agresif, kışkırtıcı dil hazırlar.
Bir parti, toplumun sinir uçlarına dokunabilir.
Politikaları, kullandığı ayrıştırıcı dille sabır taşını çatlatabilir.
Yine de sabretmek, sağduyuyu kaybetmemek gerekir.
Bu gibi durumlarda toplumu kaynaştırma, tepkileri yatıştırma görevi siyasetçilere
düşer.Bölenle aynı dili kullanmak bölene hizmet eder.
HDP, PKK'nın siyasi uzantısı,buna şüphe yok. Bugüne kadar bir defa bile terörü kınamadı.
Hep örgütü arkalayarak siyaset yapmayı tercih etti.Öfke biriktire biriktire bugüne geldi.
Etnik ayrılıkçılığın dünyanın her yerinde ortak yanlarından biri- karşıtlarının öfkesini-
üzerlerine çekerek bölünmeyi derinleştirmektir.Karşıtlık ne kadar keskin olursa, kendi
kitlesinin bağlılığını o kadar pekiştirme imkanı bulur. HDP, hep bunu yaptı, beni dövün ki
ağlayayım dedi. Karşısında olanlar da bu kirli tuzağa düştüler.
Ayrıştırıcı bir dilin karşılığı bütünleştirici bir dildir.
HDP'yi değil, arkasındaki kitleyi düşünerek, oradan buraya kanallar açacak şekilde
konuşmaktır. Doğru olan, HDP seçmeninin HDP dışındaki partilere oy vermesine karşı
çıkmak veya istismar etmek değil, tam aksine HDP tabanını buna teşvik etmektir.
Örgütler askeri tedbirlerle, ayrılıkçılık siyasi yollarla bitirilir. Siyaseten bitirilmeyen bir
hareket, askeri olarak yenilgiye uğratılsa bile varlığını devam ettirir.
Hiç bir zaman ayrılıkçı ihaneti bitirecek bir dil kullanılmadı.Kitlesini ana kütleden
uzaklaştırmak, bu millete yabancılaştırmak isteyen HDP'nin oyununu bozacak bir strateji
izlenmedi. Çok bağırmak, çok milliyetçilik olarak mütalaa edildi. Çok bağırmanın
sonunun öfke patlamalarına neden olacağı düşünülmedi.
Dün meydana gelen olay böyle bir öfke patlamasının sonucudur.Birinci sorumlusu HDP'nin
hemen her siyasetini Türkiye düşmanlığı üzerine bina etmesi, toplumun hassasiyetlerini
dikkate almayan yıkıcı bir politika izlemesidir.

İkinci sorumlu ise milliyetçiliğin, vatanseverliğin HDP'ye çok bağırmak olduğunu sanan
politikacıların kullandığı dildir.Bu dil, hem milliyetçiliği itibarsızlaştırıp,inşa edici yanını
yok etmekte, hem de HDP'nin hasımlaştırma siyasetine malzeme sunmaktadır. Sözünün
nerede hangi akislere neden olacağını göremeyen politikacıların üç beş oy için kullandıkları
hesapsız dil,HDP tabanını giderek daha çok ötekileştirmeye hizmet etmektedir.
Cumhur ittifakını oluşturan partiler, olaydan sonra kullandıkları dili, olaydan önce
kullanmış olsalardı, muhtemelen bu olay olmayacaktı.Siyaset, kitlelere öfke yüklemenin bir
aracı değil, öfkeleri boşaltmanın bir yoludur.Etnik ayrılıkçılığı etkisizleştirmenin yolu da
bu akıl dilini kullanmaktan geçer. Dilerim bu olay daha doğru bir dil kullanmanın vesilesi
olur.