Meral Hanım bu sefer ülkücüleri birleştirdi. Cumhur ittifakını destekleyen ülkücülerde, muhalif olanlarda Meral Hanımın cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına karşılar. Söylem farklı olsa da mantık aynı. Bir tarafa göre Akşener MHP’den ayrıldığı zaman ihanet etti. Diğer tarafa göre Ak Partiye geçtiğinde ihanet edecek.

Her iki bakış açısı da ülkücülüğe aykırı. Zira ülkücü en öne Türkiye’yi ve Türklüğü koyar. Önce Türkiye der. Devlet Beyinde dediği gibi ‘’Önce ülkem, sonra partim, sonra ben’’ gelmeli. Aslında bu cümleyi ‘’ÖNCE ÜLKEM SONRA TÜRKLÜK SONRA PARTİM SONRA BEN’’ olarak değiştirsek daha doğru olacak.

Ülkücüler, MHP, 2015 yılının Kasım ayında yapılan seçimlerde %4 civarında oy kaybedince ve Ak Partiyi desteklemeye başlayınca ikiye bölündüler. Takip edilen politikayı destekleyenler MHP’de kaldı. Ak Partinin yanında pozisyon almayı yanlış bulanlar, ülkücülerin tek başına iktidar olabileceğine inananlar ve bu iktidarın Devlet Beyin yanlış politikaları nedeniyle kaybedildiğini düşünenler İyi Partiyi kurdular.

Davasına inanan her partili için partisinden ayrılmak çok zordur. Ama ülkücüler için MHP’den ayrılmak çok daha zordur. MHP, şehitler ocağıdır. Türkeş’in emanetidir. Meral Hanım’a inanan ve güvenen binlerce ülkücü zor bir karar vererek MHP’den ayrıldılar. Onun liderliğinde kuracakları partinin iktidara geleceğinden ve ülkeyi iyi yöneteceğinden emindiler. Yani İyi Partililere göre, Meral Hanım dürüsttür, ehliyetlidir, dirayetlidir, bilgilidir ve uzak görüşlüdür. Öngörü sahibidir. Hepsinden önemlisi ÜLKÜCÜDÜR.

Yola bu kanaatlerle ve iyi niyetlerle çıkıldı, canla başla mücadele edildi ama İyi Parti iktidar olamadı. Meral Hanım alışık olmadığımız, takdire şayan bir tavır göstererek partiyi kongreye götüreceğini ve aday olmayacağını ilan etti. Akşener baskılara, ricalara ve büyük gayretlere rağmen kararından dönmedi ve emaneti, son derece demokratik bir kongrede genel başkan seçilen Dervişoğlu’na devretti.

Mercek altına aldığımız konuya özetlediğim hususları dikkate alarak baktığımızda, İyi Partililerin Meral Hanımın cumhurbaşkanı olmasına sevinmeleri gerekir. Meral Hanım’ın önünde iki alternatif var. Ya emekli olup torunu sevecek ya da memlekete hizmet edecek. Bu kadar iyi yetişmiş, genel başkanlık yapmış, İyi Partililer tarafından cumhurbaşkanlığı yapabilecek liyakatte görülmüş bir devlet insanının cumhurbaşkanı yardımcısı olmasına neden karşı olunur ki?

Sorun Meral Hanımın bu göreve İyi Parti lideri sıfatıyla ya da altılı masanın bir mensubu olarak değil de Meral Akşener olarak kendi gücüyle gelmesiyse; Türkiye Ak Partiden de İyi Partiden de altılı masadan büyüktür, hem de çok büyüktür. Türkiye Meral Hanımdan istifade etmelidir.

Konuya MHP açısından baktığımızda; MHP Akşener’i İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı göstermiş. Yani Türkiye’nin 2 numaralı koltuğuna layık görmüş. MHP, devlette sadece bir koltukla yani TBMM Başkanvekili koltuğuyla temsil edilirken, Meral Hanım uzun yıllar bu görevi yapmış. Devlet Bey ona kızım demiş, kimseye kolay kolay demez. Hepsini geçtim, Tayyip Beyin Devlet Beyin izni ve bilgisi dışında Meral Hanıma teklif götürdüğü düşünülebilir mi? Devlet Bey Türkiye’nin zararına olacak bir şeye evet der mi?

Bunların hepsinin yanında Meral Hanım hem milliyetçi hem de merkez sağ dinamikleri çok iyi bilen bir siyasetçi. Türkiye’yi idare eden partinin bu dinamikleri bilen, merkez sağ fikriyata ve ülkücü düşünceye inanmış isimlerle yoluna devam etmesi ülkenin kazancı olmaz mı? Henüz Ak Partiye katılıp katılmayacağı net değil aman Meral Hanım eğer katılırsa, Ak Partide temsili ve ağırlığı giderek zayıflayan merkez sağ ve milliyetçi kanatlar güçlenecek. En az bunlar kadar önemli bir başka noktada hem devlet idaresine hem de Ak Partiye kadın eli değecek. Hem de ülkücülerin Tomris Hatun’unun eli.