50 yıldır Almanya başta olmak üzere, tüm Avrupa ülkelerine, AKP’li, MHP’li, BBP’li, CHP’li, İYİ PARTİLİ Milletvekili, Bakan, Belediye Başkanı, yazar çizer Akademisyen, ne varsa davet edip getirdik.
Bu etkinlikleri dernekler vasıtasıyla veya bir kaç esnafın, maddi desteği ile yapardık.
Türkiye’den getirdiğimiz misafirleri en güzel şekilde, 4-5 yıldızlı otellerde ağırladık.
Eski dönemlerde, Avrupa’ya gelen Siyasetçiler, 3 vardiya çalışan gurbetçi ailelerin 40-50 metrekare evlerinde misafir edildi.
Gelen misafirlerimizi yaşadığımız şehirlerin müzelerini, parklarını, tarihi mekânlarını gezdirirdik.
Daha sonra o şehrin en güzide lokantalarında topluca ziyafetler verirdik.
Gurbetçilerin çoğu, kendi ailelerini dahi, hiç bir müzeye tarihi mekana, lüks lokantalara götürmemişken, Türkiye'den gelen siyasetçileri her yere götürürdük.
Olmadı, çok zaman, başka şehirler ve devletleri de gezdirdiğimiz olurdu.
Misafirlerimiz için yaşadığımız şehirlerin en iyi salonlarını organize etmeye gayret ederdik.
Konferansın, programın, panelin kalabalık geçmesi için, aylar öncesi şehri afişler, reklamlar ile donatır, misafirimiz üzülmesin, kalabalıklar karşısında konuşsun diye azim ve kararlılıkla çalışırdık.
Geçenlerde Türkiye'den Almanya’ya Konferansçı olarak kimleri getirelim, hangi siyasetçiyi davet edelim diye arkadaşlarla konuşurken, mutfaktan hanımın isyanı İle karşılaştım.
“Allah aşkına, 50 yıldır Türkiye’den getirmediğiniz siyasetçi, bakan, milletvekili, Prof kalmadı! Bıkmadınız usanmadınız mı? 50 yıldır Avrupa’ya konferans için getirdikleriniz, size ve ülkenize ne gibi hizmet ettiler!
“Sizi, hem Avrupa'da temsil etsin diye seçtikleriniz sattı, hem de Türkiye’de hizmet etsin diye seçtikleriniz de satmadı mı?
Onca yıldır buralara gelip ne anlattılar boş hamasetten başka dedi!”
Devam etti “Burada (Avrupa'da) yetişmiş o kadar akademisyen, yazar entelektüel ,sanatçı, gazeteci, bilim adamı var, aralarında, dünya çapında Türkler var.
Şimdi bunları, ülkemizde ki, hangi parti, sendika, üniversite, sivil toplum örgütü, resmi devlet kurumu davet edip dinledi” diye sordu.
Hızını alamadı; “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi dahi sizlerden birinizi, davet edip gurbetçi kardeşim bize Avrupa’daki vatandaşların sorununu yaşadıklarını anlat dedi mi?" dedi.
Oysa bu ülkeyi karşılıksız seven, gerçek Türk Milliyetçileri bizleriz, sizlersiniz. Bu ülke kalkınacaksa, Dünyada Lider olacaksa, bunu Yurt dışına gönderdiği kendi evlatları İle olacak olmalı” dedi.
Çok düşündüm, Hanım haklı mıydı acaba?
Kalın sağlıcakla
Almanya Köln 2020