Erken seçim yapılacak; mutlaka erken seçim olacak çünkü anayasamıza göre Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanlığına aday olması için erken bir seçim yapılması yetiyor. Ak Parti ve CHP birlikte mecliste alacakları seçim kararı ile Türkiye’yi üç yıl içinde seçime götürecektir.

Bütün bu süreç ilerlerken anayasa değişikliği bahanesiyle partiler birbirleriyle görüşmeye devam edecek; Milliyetçi Hareket Partisi’nin meclisteki ve bürokrasideki ağırlığı zayıflatılmaya çalışılacak. Amaç net; iki partili bir atmosfere dönüştürülmek istenen siyaset arenası…

Genel seçimlerde provası yapılan iki taraflı seçim stratejisini üçüncü yol olan ve başını Zafer Partisi’nin çektiği Ata İttifakı kısmen engellemişti. Yerel seçimlerde ise seçime giren partilerin sayısı fazla olsa da toplum mühendisliği devreye sokularak algı yönetimi uygulandı ve vatandaş nezdinde seçim iki parti arasında icra edildi. Sahada bizzat tecrübe eden birisi olarak birebir duyduğumuz söz aynen şuydu “evet, çok iyi projeleriniz var; çok çalışkansınız ama önce şunlar bir gitsin.” Toplum mühendislerinin şimdi ki amacı da budur: “Çok partili ama iki taraflı bir siyaset konsepti…”

Yerel seçimlerden sonra özellikle Türk Milliyetçiliği ekseninde siyaset yapan partilerin sayısında hızlı bir artış söz konusu. Yusuf Halaçoğlu ve yol arkadaşlarının kurduğu Kutlu Parti’den başka; Yavuz Ağıralioğlu ile Koray Aydın’ın da parti kurma çalışmalarını hızlandırdığı kulislerde konuşuluyor. Peki, bu çalışmaların artısı ve eksisi ne olur?

Önce eksi yönüne cevap verelim. Bu kadar çok milliyetçi partinin kurulması, yarın yapılacak genel seçimlerde hem cumhurbaşkanı adayı çıkarma hem de mecliste temsil noktasında negatif etki edecektir. Her bir parti liderinin en önemli özelliği kendilerine has karizmalarının olması, bu partilerin aynı ittifakta tek listeyle seçime girmesine engel oluşturmaktadır. İşte toplum mühendislerinin birincil hedefi olan milliyetçileri paramparça hale getirme stratejisi başarıya ulaşmış olacaktır.

Artı yönüne cevap verecek olursak… Evet, başta siyasal tarihimizdeki kökleri bakımından Milliyetçi Hareket Partisi olmak üzere milliyetçi kulvarda kurulmuş ve kurulacak olan siyasi partilerin aynı masa etrafında buluşup ittifak oluşturması ile tek listeden bir blok olarak seçime girmesinin seçim sonuca etkisi tahminlerin çok ötesindedir. Böylesine fedakârca bir girişimin çıkaracağı cumhurbaşkanı adayı, seçimin en kuvvetli adayı; çıkarılacak tek liste de seçimin en güçlü milletvekili aday listesi olacaktır. İşte toplum mühendislerinin birincil hedefi olan milliyetçileri paramparça hale getirme stratejisi siyasetin çöplüğüne unutulmaz şekilde atılacaktır.

Olası erken seçime doğru Yeniden Refah Partisi genel başkanı Fatih Erbakan’ın ve yakın zamanda yapılacak olağanüstü kongrede Saadet Partisi genel başkanı olması muhtemel olan Birol Aydın’ın başları çekeceği “Milli Görüş” yapılanmasının da kısa analizini bir dahaki sefere yaparız.

***

“Babamın Partisi…” Ne güzel bir cümle… Bu sabah şöyle bir şey düşündüm: Eğer Atatürk’ün torunu hayatta olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi için “dedemin partisi”; Türkiye Cumhuriyeti Devleti için “dedemin devleti” der miydi?

***

Habererk… Bizim camianın vitrini; korkusuz gazeteciliğin emsallerinden İsmail Türk ağabeyimizin imtiyaz sahibi olduğu haber sitesi… Artık burada yazacağım…