Genç Türk, bu yazı sanadır. Duyarsın, “Türk için Ağustos ayı zaferler ayı” derler; doğrudur. İsterim ki duymakla kalma; oku, anlayarak ve analiz ederek dünün farkına var. Dünün farkına var ve bugün işkembeden sallayanların, Mustafa Kemal’in yaptıklarını küçük gören eblehlerin zavallı halini de bilmiş ol. Belki bir vesile, belki bir giriş niyeti ile okumanı istiyorum.
“Askerin çarığı yok. Su içmeye matarası yok. Tüfeklerin 1/5’inin süngüsü dahi yok”. İşte Rıza Nur bu cümleyi sarf ediyordu Gazi Meclis’te… Doğru, “tekâlifi milliye emirleri” esamisinde çorap, çarık bile talep edilecektir. Ya gayrısı: Sarıkışla önlerine cephane kağnılarla taşınır ki yol yok, iz yok. “Hay de canım, martaval” diyen gitsin Suyu Arayan Adam’ı okusun. Genç kardeşim Anadolu harap, bitik! Yine Mustafa Kemal’in dediği gibi bu gariban halktan hep canı istenmiş, sonrasında karanlığa bırakılıp, unutulmuş. Zeytin Dağı’nı oku, Cemal Paşa’nın Şam’dan dönerken trende Anadolu için söylediklerini…
Bu halde Yunan, İzmir’den çıkmış; destek artçı kuvveti ve İngiliz silah gücü ile sayısı 200 bine vuran ordu Kütahya, Eskişehir önlerine dayanmış, ileri harekâtta... Yunan’ın Ermeni ve Rum çeteleri ile yapmadığı rezillik yok! Yağma, talan, tecavüz ve katliam… Gelmiş bu Yuna ve şimdi Sakarya önlerinde. Sakarya suyu ateş, kan ve dumana boğulacak, Yunan güllesi Polatlı önlerinde patlıyor, hazin ki bu halde ordumuzun yarısı firar.
İşgalcisi, muhalifi, münafığı, halifecisi oturmuş, Mustafa Kemal’i yeme derdinde; işte manzara! Maalesef siyasetin pisliği yine siyasete yapışıktır, söküp atılamaz; dün ve bugün de böyledir. Yokluğun savaşı verilir genç kardeşim. Yokluğun… Mustafa Kemal, mâli durumu sorar Hasan Beğ’e, Mâliye Bakanı Hasan Beğ boynunu büker, söz sükût.
Nasıl bir savaş?
Köy köy toplanır at arabaları ki savaşa giren orduya bir çare lojistik sağlansın; Sakarya önlerinde ordumuzu gezerken dedi ya Rıza Nur: mataramız bile yok; testi, tulum, kırba lazım. Dahası… Düzlük için el loğu (silindir), mevzi için kalas, dikenli tel lazım; yok, hiç biri gölgede, yağmurda bile yok! Hikâye değil mi?!. Ne yaptı bu adamlar, yalan dolan, uydurna savaşlar… Yazsak bitmez genç kardeşim, anlatsak kâfi değil kansıza, şuursuza, sırça saray ahfadına…
Sakarya Savaş’ı arifesi, ordulara bir tamim; muharebede izinsiz ve emir almadan kim geri çekilirse idam edilecektir. Türk, Ateşten Gömlek ile imtihan oluyor, hiçbir hataya yer yok. Hata yapanın affı da yok! Ordunun elinde dört uçak var, var da ikisi arızalı, uçanlar Allah’a emanet. Düşman birliklerinin seyyaliyeti ancak karadan keşfedilebilir ki 23 Ağustos 1921’de 3 Kolordu’su ile kuzey ve doğu yönlerine ilerleyen Yunan’da bu dert de yok. Bil genç kardeşim; Mustafa Kemal’in cephe hâkimiyeti ve Fevzi Paşa’nın kurmay dirayeti ile başta, o Türbe Tepe için Sakarya’da ne destanlar yazar Mehmetçik, bil! Ah genç kardeşim; o Türk süvarileri ne destanlar yazar; bak, oku. Bilir çünkü Mehmetçik; Türbe Tepe düşerse sonrasında Çal Dağ ve Yunan’ın elinde Ankara!.. Çal Dağ mı düştü, bin metre gerisine yine Türk mevzii; ellerini vatan toprağına pençeleyerek tutunur Mehmetçik. Hattı müdafaadan sathı müdafaayı Başkomutan emretmiştir; Dua Tepe öyle temizlenir, Mangal Dağ’dan Yunan tekrar sökülür, Sakarya’nın batısında durdurulur.
Büyük Taarruz
Sakarya’da Yunan durdurulur, evet ama... Şimdi sıra Yunan’ın sökülüp atılmasıdır; ancak o halde hainin ve düşmanın bileğinin büküleceğine şüphe yok. 1 yıl sonra… Yine bir Ağustos ve Mustafa Kemal ile Fevzi Paşa’nın o dillere destan Büyük Taarruz planı…
Yakup Şevki Paşa gibi ihtiyatlı kumandanlar çekingen olsa da askeri tarih bildirir ki Türk hücumu eşsizdir. Afyon önlerinde Yunan tahkimatı vardır genç kardeşim, bir yıl uğraşmış Yunan. Sakarya’da ilerleyişleri durdurulmuştur; ancak Yunan işgali bitmemiştir. “Yunan” deyip geçmeyin; zulmü, vahşeti ile tepeden tırnağa en iyi teçhizatla donanmış, 11. Tümen gibi Türk kanı içmiş bir katliam ordusu vardır karşımızda. O Yunan yüzünden 1 milyondan fazla insan evsiz kalmış, en az 150 bin Türk öldürülmüş ve on binlerce Türk kadını tecavüze uğramıştır.
Mustafa Kemal Paşa ve Fevzi Paşa’nın on ay boyunca üzerinde çalıştığı taarruz planı açıktır: silah üstünlüğü bariz düşmanı bir darbede çökertmek. Yunan 1. Ordusu’na karşı, Türk birliği üç kolordu (120 bin Mehmetçik) Afyon’un güneyine gece yürüyüşü ile öyle gizlilikte intikal eder ki düşmanın ruhu duymaz. İşte burada Çiğil Tepe’ye yüklenilirken Tınaz Tepe’de Türk kuvvetleri yarma harekâtı yapacaktır. İkinci Ordu, muharebe planı gereği Afyon doğusunda yığılı Yunan müstahkem mevkiinin karşısındadır. Birinci Ordu ise düşman cephesini yaracak ve Sincanlı Ovası’na varıldığında imha ve süpürme harekâtı devam edecektir. Cephane ikmali gerekiyorsa imha edilen düşman kuvvetlerinden sağlanacaktır. Fevzi Paşa’nın “Kurt Kapanı” dediği plan işte budur genç kardeşim.
Neden böyle bir plan? Düşmanla zamanı yayılı ve birliklerin çakılı olduğu uzun soluklu bir savaş gücümüz bulunmamaktadır. Anadolu’da ne mühimmat fabrikamız vardır ne de orduyu iane ve iaşe edecek imkân bulunur. 1917’de savaşa girmiş, sadece Anadolu’da savaşan diri ve her türlü desteği alan Yunan Ordusu ile 1912’den beri aralıksız, dünyanın dört yanında savaşa durmuş, yıpranmış Anadolu Türklüğü, bu muvazenede hesap ve mukayese edilmelidir. Geri dönülmez bir imha savaşında Mustafa Kemal Paşa, bütün sorumluluğu almıştır. İşte o sebep Mustafa Kemal hem korkusuz hem deha bir Türk Başbuğ’udur!
26 Ağustos Cumartesi sabahı kopan fırtına Türk Ordusu!
Kocatepe sırtlarında Mustafa Kemal’in emri ile Türk topçusu, Yunan mevzilerine cehennemi kusturur. Düşmanın ileri hatları felç edilirken Türk piyadeleri Çiğil Tepe ve Kalecik’te bir bozkurt gibi ileri atılır ki yedi düvel hiç bir savaşta böyle süvariler görmemiştir.
Fahrettin Altay Paşa komutasında cephe gerisine sızan Türk süvarilerinin kahramanlığı dillere destandır. 57. Alay’da Albay Reşat (Çiğiltepe) vazife duygusunun ne demek olduğunun timsal ismi değil midir? Ya Dumlupınar önlerine inen 1. Kolordu’nun 23. Tümen’i?..
Evet, genç kardeşim, Kurt Kapanı dört günde muvaffak olur ve Yunan ordusunun büyük bölümü imha edilir. Başbuğ Mustafa Kemal öyle bir Başkomutandır ki bir Kemalettin Sami Beğ’in karargâhına koşturur bir ateş hattındaki 11. Tümen’in yanına... İşte bu komutan bir kurt saldırısı ile Yunan’ı üç parçaya bölmesini bilmiş Türk’ün askeri dehasıdır. Öyle gül şerbeti içen bademlerin, lanet okuyanların havsalasının almayacağı işleri yapmış olandır Mustafa Kemal.
Genç kardeşim, hiçbir millet tarihi şahsiyetlerine, atalarına sövmez, sövdürmez. Bu rahatlık (gaflet hali) Türkiye’ye mahsustur. Şimdiye bir bak, konuşanlara, dalga dümen sözlerine bir bak. Dünü iyi anlarsan bugün seni kandırmak isteyenlerin tezgâhına düşmezsin.