İster demokratik yönetimlerde ister oligarşik ister teokratik yönetimlerde, istihbarat örgütlerinin payı küçümsenemeyecek kadar büyüktür. Ülkeler, kurum ve kuruluşları ile bir bütün yapı olsa da bu kuruluşların içinde yer alan istihbarat örgütleri, üstlendikleri görev, yetki ve sorumluluklar itibariyle büyük bir öneme sahip olmakla birlikte, çok farklı yapıdadırlar. İstihbarat örgütlerinin çalışma usul ve esasları, görev, yetki ve sorumlulukları diğer kurum ve kuruluşlar gibi her ne kadar kanunla düzenlenmiş legal bir yapı görünümünde olsa da kendi içinde illegal yapıları barındırdığı bir gerçektir.
Legal bir yapı olarak teşkilatlanan bu örgütler, devleti meydana getiren diğer legal kurum ve kuruluşlardan tamamen farklıdır. İstihbarat örgütleri dışında kalan kurum ve kuruluşların, illegal yapılarla iş birliği yapması söz konusu değildir ve kanunen suçtur. İstihbarat örgütleri ise, legal, illegal, resmi, gayri resmi, yerli, yabancı her türlü kurum ve kuruluşların yanı sıra kişilerle de iş birliği yapabilmektedir.
Fikir alışverişinde bulunmakta, devlet adına pazarlık yapabilmekte, kendilerine kanunla verilmeyen yetkileri dahi yer ve zamana göre kullandıkları görülmektedir. Legal görünümlü bu yapılar, yetki, görev ve sorumlulukları itibariyle, devletlerinin yüksek menfaatleri için, legal yapı olmakla birlikte yer, zamana, şartlara göre illegal yapı şeklinde görev yapma mecburiyetleri de vardır.
İstihbarat örgütleri, mensubu oldukları ülkelerin milli güvenlik siyasetini belirlemek, bakanlıkların ihtiyaç duyduğu istihbaratı sağlamak, casusluklara karşı koymak, casusluk faaliyetlerinde bulunanları takibe almak ve suçüstü yapmak gibi görevlerinin yanında, sayısız görevleri de söz konudur. İstihbarat teşkilatları, görevlerini yerine getirirken gerek teknolojiden gerek devletin imkanlarından, araç ve gereçlerinden en üst düzeyde istifade ederler. İstihbarat mensuplarının görev ve sorumluluklarını yerine getirmede diğer kurum ve kuruluşların her türlü bilgi, belgeyi ve gerekli kolaylıkları sağlamak, yardımcı olmak gibi yükümlülükleri vardır.
İstihbarat örgütlerinin yurt içi görevlerinin yanında daha önemlisi yurt dışı görevleri vardır. Devletler, ülkelerine yapılacak bir saldırıyı yurt içine sokmadan yurt dışında bertaraf etmek isterler. Bu konuda da başlıca görev istihbarat örgütlerine düşmektedir. Günümüzde iki ülke ordularının karşıya gelip savaşmalarından ziyade, savaşlar vekalet savaşları şeklinde yürütülmektedir. Vekalet savaşlarının baş aktörleri ise istihbaratçılardır. Günümüzde şiddetin devlet tekelinden çıktığı, şirketler gibi özelleştiği, devlet dışı kuruluşlar eliyle yürütüldüğü görülmektedir.
Ülkeler, bölgesel güçlerini artırmak, etki sahalarını genişletmek, kendine rakip veya düşman gördüğü ülkeleri istikrarsızlaştırmak, gerekirse o ülkelerde rejim değişikliği ve iktidar değişikliğini sağlamak, iç karışıklık çıkartmak, ekonomisini çökertmek, ticaretine engel olmak, kendine bağımlı hale getirmek gibi faaliyetler günümüzde istihbaratçılar marifetiyle yürütülmektedir. Bu bahse konu olayları daha iyi anlamak isteyenlerin, Ortadoğu’daki gelişmeleri iyi analiz edip takip etmeleri yeterlidir.
Ortadoğu’daki gelişmeler ve vekalet savaşlarında etkin rol oynayan istihbarat örgütleridir. Vekalet savaşlarında asıl ve vekil arasındaki ilişkilerde baş aktör, istihbarat örgütleridir. Asıl-vekil ilişkilerini sağlayan istihbarat örgütleri, vekalet savaşı esnasında asıl adına savaşan vekilin, bütün ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, savaşın gözetimini, denetimini ve sevk ve idaresini de elinde bulundurmaktadır. Devletleri adına vekalet savaşçılarını istedikleri gibi kullanmakta, sevk ve idare etmektedirler.
Ortadoğu’da İran, etki sahasını genişletmek, rakibi gördüğü Suudi Arabistan ve İsrail’e karşı, Suriye’de ve Irak’ta Şii grupları, Yemen’de Husileri, Lübnan’da Hizbullah gibi vekalet savaşçılarını kullanmaktadır. Bu gruplar ile İran arasındaki ilişkileri sağlayan İran istihbaratıdır. Bunun yanında El Kaide’yi Afganistan’da ve dünyanın birçok yerinde kullanan, DEAŞ veya IŞİD denen örgütü kurup Suriye’de ve Irak’ta kullanan, PKK’yı ülkemize ve Suriye’ye karşı kullanan emperyal ABD’nin istihbarat örgütüdür.
Soğuk Savaş döneminde Yeşil Kuşak projesi içinde NATO ve istihbarat örgütleri ile Türk gençliğini halk tabiriyle sağ-sol çatışmasında ikiye bölen, oluk oluk kan akıtan bu olaylarda büyük rol ABD istihbaratınınındır. Ülkemizde mütedeyyin, muhafazakâr, mukaddesatçı, milliyetçi, vatansever insanları, destekleyip, büyütüp, AKP marifetiyle devlette etkin yere sahip hale getirdiği FETÖ marifetiyle devletine düşman haline getiren ABD istihbaratıdır.
Koruyup kolladığı, sevk ve idare ettiği FETÖ, ABD istihbaratının desteği ile AKP eliyle devlette büyümesinde iktidara talip olmuş, Türk istihbaratının Atatürkçü vatansever subaylar sayesinde bertaraf edilmiştir.
Dünyada buna benzer birçok örneği söz konusu olan istihbarat çalışmaları incelendiğinde görülen şudur: Her ne kadar kamu yönetimleri siyasal organların emrinde olsa da etkin rolün baş aktörünün istihbarat olduğu, ipin ucunun istihbarat örgütlerinde olduğu görülecektir.
Yeryüzünde savaşlarda barışlarda her ne kadar siyasetçiler eliyle olduğu bilinse de asli görev ve baş rol istihbaratçılardır. Savaşın olmadığı barışın hakim olduğu Yaşanabilir bir dünyanın gerçekleşmesi barıştan yana siyasetçiler sayesine gerçekleşebileceği bilinsen de iyi niyetli istihbaratçılar olmadan mümkün değildir.