Kartallar Yüksek Uçar:
Bu bir dizi ismi. Rahmetli Sadri Alışık’ın ve Selda Alkor’un başrol oynadığı, senaristi Attila İlhan olan, 1980’li yılların en popüler dizisi. Dizide kullanılan bir replik dillere pelesenk olmuştu. “Uhuletle ve Suhuletle.” Yani, sessiz ve sakin bir şekilde.
Dünya bütün olarak Covid-19 belasıyla uğraşırken, buna ilaveten Türkiye Mavi Vatan’a, AB himayeli Yunanistan’la ilişkilere ve ekonomik sorunlara yoğunlaşmışken etrafımızda uhuletle ve suhuletle olanlara bigâne kalmamalıyız.
Kürdistan Sevdalısı Bir Güney Koreli:
Erbil, Irak’ta bir şehir. Güney Kore’nin Erbil Başkonsolosu Choi Kwang-Jin, Irak’ın Erbil Başkonsolosu olduğunu unutarak(!) demiş ki “Kürdistan doğru yolda ilerliyor ve iyi adımlar atıyor. Ekonomik ve siyasi açıdan ve yine uluslararası ilişkileri de çok ilerlemiş durumda. Ben Kürdistan yönetimini ve halkını takdir ediyorum.”
Bu açıklama, bazı ajanslar tarafından dünyaya etkili bir şekilde servis edildi. Bu servis, Doğu Perinçek’in Abdullah Öcalan’a çiçek sunması veya PKK’lı kadın teröristlerin Kandil’de sanki ellerine hiç silah almamış gibi Hasan Cemal tarafından ellerinde gitar, şarkılar söylerken çekilen al-gülüm fotoğraflı propagandasının ötesinde bir etki yapabilir.
Başkonsolos’un Kürt kıyafetleri giydiğinden, ana dili gibi Kürtçe konuştuğundan, tarihi Erbil Kalesinin önünde Kürtçe şiirler okuduğundan, 15 yıl öncesinde de buralarda bulunduğundan vesaire bahsediliyor. Yani Güney Kore devletinin resmi görevlisinin resmi görüşleri...
Majesteleri Kral Ne Düşünüyor Acaba?
Seneler önceydi, Güney Kore’nin başkenti Seul havaalanındayım. Müzik sesleri eşliğinde uzaklardan farklı bir kalabalık geliyordu. Önde 1.90 boylarında başında tacıyla bir erkek ve yanında gösterişli giysisiyle bir kadın vardı. Etraflarında da ellerinde değişik aletler olan erkekli-bayanlı refakatçılar ve silahsız korumalar.
“Kim bunlar” diye sordum yakınımdaki birine. “Kral ve Kraliçemiz halkı selamlıyor” cevabını alınca spontane bir şekilde ileri çıktım. Görevliye “Kralla tanışmak istiyorum” dedim, “tabi buyurun” dediler ve halkadan içeri girdim.
“Merhaba beyefendi, ben Yavuz Koca, Türkiye’den geliyorum, sizinle tanışmak istedim” dedim.
“Çok memnun oldum, Türkler bizim tarihi dostumuzdur, dost ülkeden ülkeme hoş geldiniz”, dedi.
Ayaküstü 2-3 dakika sohbette, Kore Savaşına desteğimiz, şehitlerimiz ve gazilerimiz ile Türkiye’nin jeo-stratejik konumunu ve gerçek gücünü konuştuk. Gördüm ki Sayın Kral Türkiye konusunda bilgili, ilgili ve şehitlerimize saygıda samimi.
Konsolosun açıklamalarını okuyunca acaba Kral ne düşünüyordur diye meraklanmadım değil. Bir diğer merakım da sayıları gittikçe artan vatandaşımızın özünü unutması, başkasının sözünü söylemesi ve Türklüğü dışlama çabasının arka planı yanında bu tür açıklamaları gördüklerinde ne düşündükleridir.
Sen uyusan da uyur numarası yapsan da birileri uhuletle ve suhuletle planını yürütmektedir.
Es-selam olsun, ves-selam olsun, has-kelam olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti Çınarının gölgesinde sadakatle ve vefayla yaşam sürenlere.