Yavaş adaylık mücadelesinin ilk raundundan mutlak galip olarak çıktı. Bu kadar zor ve sıkıntılı bir süreçten galip olarak çıkması çok iyi bir siyasetçi olduğunu gösteriyor. Elbette ekibinin iyi olduğu yorumları da yapılabilir ama neticede kararı veren ve riskleri alan Yavaş.

CHP, adayı önseçimle ve kısa süre zarfında belirleme kararını, Yavaş’ın önünü kesmek için almadı. Gaye, Ekrem Beye ceza verilmesini engellemek. Ama bu karar, CHP üyeleriyle yapılacak bir önseçimi kazanma şansı olmayan Yavaş’ın önünü kesiyor. Yavaş’ın önüne ‘’ya kırk katır ya kırk satır’’ mahiyetinde iki alternatif kondu. Ya aday olup yenilecek ve galibin adaylığını kabul edecekti ya da partiden koparak bağımsız veya başka partilerin ortak adayı olacaktı.

Yavaş yaptığı stratejik hamleyle ‘’ne kırk katır ne de kırk satır’’ dedi ve geliştirdiği söylemle neredeyse seçimlere kadar hareket serbestisi kazandı. Yavaş: ’’Önseçimlerde aday olmayacağım. Bence hem yöntem hem de zamanlama yanlış. Ama genel merkezin aldığı karara saygılıyım. Partimden ayrılmayacağım. Adaylığım devam ediyor. Adaylık kararı beni aşıyor, buna millet karar verecek.’’ dedi. Bu tavır Yavaş’ı çok avantajlı kılıyor.

Yavaş CHP’den ayrılsaydı bir daha CHP adayı olamazdı. Zira parti mensupları, partilerinden makam ve mevki için ayrılanları hain olarak görürler. Babacan, İnce ve Davutoğlu bu psikolojiyi dikkate almadıkları için başarısız oldular. Mansur Bey CHP’den ayrılsa ve akabinde Ekrem Bey ceza alsaydı CHP bir başka ismi, muhtemelen Özgür Beyi aday yapmak zorunda kalırdı. Bir parti, önseçime katılmayıp partiden ayrılan ve adaylığını ilan eden birini, kendi adayı engellendi diye çağırıp aday yapamaz.

Mansur Bey, önseçimlerin sonuçlarını kabul edeceğini açıklasaydı adaylığı başlamadan bitecekti. Ekrem Beye destek vermek zorunda kalacaktı. Ekrem Bey ceza aldığında aday yapılma olasılığını uhdesinde tutacaktı ama bu olmadığında ya aday olamayacaktı ya da o tarihlerde partiden ayrılıp bağımsız aday olacaktı. Ama Ekrem Beye destek verdiği ve kendisiyle çelişerek partiden ayrıldığı için yıpranacaktı. Kazanma şansı azalacaktı.

Yavaş yaptığı hamleyle bu alternatifleri ortadan kaldırdı. CHP’den ayrılmayacak. Önseçime katılmayacak. Ekrem Bey CHP’nin adayı olarak ilan edildiğinde de adaylığını sürdürecek. Aslında bu pozisyon Ekrem Beyin pozisyonundan bile avantajlı. Zira Ekrem Bey üç yıl boyunca belediye hizmetlerine ayırması gerektiği vakti seçim kampanyasına ayırdığı için eleştirilecek. Ama Mansur Bey vatandaşın kendisine verdiği görevlere öncelik veren bir başkan olarak örnek gösterilecek.

Ekrem Beyle Mansur Beyin yarışacağı ve Ekrem Beyin kazanacağı bir seçim CHP teşkilatlarını ayağa kaldıracaktı. Heyecan doruğa çıkacaktı. Katılım oranının çok yüksek olacağı bir önseçimden sonra adaylığı kesinleşecek olan İmamoğlu’na tam manasıyla sahip çıkılacaktı. Şimdi bunların hiçbiri olmayacak. Zira CHP’de Yavaş ayarında başka bir isim yok. Kemal Bey aday olamaz zira alacağı oy %20’yi geçmez. Kemal Beyi dışlanmışlarla siyasi Aleviciler dışında hiç kimse desteklemiyor. Kemal Beye yakın olan Tunç Soyer’in adaylık için nabız tuttuğu biliniyor ama Soyer’in adaylığı göstermelik olur.

Mansur Beyin üçlü toplantıya, Ekrem Beye yakın trollerin yaptığı karalama çalışmalarını içeren bir dosyayla katılarak, konuyu medeni bir şekilde gündeme getirmesi, kendi imajını pekiştirerek İmamoğlu’nu yıprattı. Hele Ekrem Bey’in Saygı Öztürk’le yaptığı röportajda ‘’Ben Kemal Bey değilim. Kaybedeceğimi anlarsam aday olmam.’’ demesi Mansur Beye Allah’ın bir lütfu. Bu ifade, Mansur Beyin daha popüler olduğunun ve daha çok oy alacağının zımnen kabulü.

Ekrem Beyin diğer partilere danışmadan ön seçimle aday gösterilmesi doğal olarak tepki çekti, daha da çekecek. Kemal Beyin aday olduğu seçimlerde CHP üç küçük sağ partiyle birlikte %25, Muharrem Beyin aday olduğu seçimlerde %22 oy aldı. CHP, bir kısmı emanet olan oylarla oy patlaması yaptığı yerel seçimlerde bile %37 oy aldı. Yani CHP’nin diğer partilerin desteğine ihtiyacı var. Fakat onları dışlayan, önemsemeyen bir yöntemle belirlenen bir adaya İyi Parti, Zafer, Saadet ya da TİP neden destek versin?

Ekrem Bey ile Mansur Beyin siyaset yapma tarzları da Mansur Beyin önünü açıyor. Ekrem Beyin geçmişte ki en yakın siyaset arkadaşları, başta Kemal Bey, Meral Hanım ve Canan Hanım olmak üzere, bugün en bilenmiş karşıtları. İstanbul’da beraber ilçe belediye başkanlığı yaptığı arkadaşları, baltalamak için aday olmasını dört gözle bekliyorlar. Ekrem Beye baştan beri karşı olanlar ise ölümüne karşı: Devlet Bey ve Tayyip Bey gibi.

Oysa Mansur Bey, ayrı düştüğü siyaset arkadaşlarının neredeyse hepsiyle dost kalmayı başarmış. Mesela; Koray Bey, Müsavat Bey, Yavuz Bey ve Tolga Bey ayrı partilerde olsalar bile rahatlıkla Mansur beyi desteklerler. Birbiriyle neredeyse hiçbir konuda anlaşamayan Kılılçdaroğlu ve Erdoğan gibi isimler Mansur Beyi hiç düşünmeden Ekrem Beye tercih ederler. Bu durumda Mansur Beyi güçlendiriyor.

Terörsüz Türkiye girişimi de, Ekrem Beyi destekleyen Dem tabanından cumhur ittifakına ve sürece muhalefet eden cumhur ittifakı seçmeninin Mansur Beye yönelmesine yol açacağından Mansur Bey için avantajlı olacak. Ekrem Beyin ABD ve Avrupa’yla olan yakın ilişkileri bir başka handikabı.

Mansur Bey yerel seçimlerden sonra yirmiden fazla şehri ziyaret etti. Fakat bu seyahatleri Ekrem Bey aksine gürültü koparmadan yaptı. Gittiği şehirlerde partililer dışında kanaat önderleriyle ve her partiden vatandaşlarla görüştü. Mansur Beyin hem Anadolu’nun kılcal damarlarına nüfus etmesine imkan veren hem de halkın nabzını tutmasını sağlayan bu seyahatler devam ettirilecek.