Erdoğan, genel seçimlerde mülakatların kaldırılacağı sözünü vermişti.
Genel Seçimlerin üzerinden 7 ay geçti, mülakatlar kaldırılmadı.
Mülakatlar niçin önemli? Bir örnek vereyim: AKP ile Gülen yapılanması arasındaki ilk kavga dershaneler üzerinden başladı. Dershaneler, Fethullahçı yapılanmanın eleman devşirdiği, kitleleştiği, gençleri etkilediği en önemli alandı. İktidar, bu yapılanmayı buradan kovunca etkisizleştireceğini, kolunu, bacağını kesip kötürümleştireceğini hesap ediyordu. Bunu örgüt de anladı, savaşmaya karar verdi. Dershanesiz bir yapının suyu kesilmiş topraktan farkı olmayacağını gördü.
Fethullahçılar için dershaneler neyse AKP için de –mülakatlar- odur. Bu sayede iş arayan insanlar, AKP ilişki kurmak zorunda kalıyorlar. AKP’ye üye olanların çoğu, iş bulma ümidiyle üye oluyor. Özellikle gençler, istikballerinin AKP’ye bağlı olduğunu düşünerek hareket ediyorlar. Mülakatların ehil ve layık olanı seçmek için değil, yandaş ve partili olanı seçmek için yapıldığını görüyorlar. Onun için AKP’nin her organizasyonda görünmek, yöneticilerin gözüne girmek için yarışıyorlar. AKP bu imkanı kaybettiği gün, kimsenin işe girmek için ona ihtiyacı kalmayacak. Yarış, kim daha çok AKP’li yarışından kim daha ehil yarışına dönecek. Bu hem gençleri AKP’nin hegemonyasından kurtaracak hem de devlet kadrolarına kalite getirecek.
Mülakatların AKP’ye başka hiçbir şeyle ölçülmeyecek bu katkılarına rağmen muhalefet seçimden sonra Erdoğan’ın sözünü tutması için en küçük bir adım atmadı. Oysa EYT’lilerin haklarını alması muhalefetin ısrarlı takibi sonunda olmuştu. Benzer bir fikri takip mülakatların kaldırılmasını sağlayabilirdi. Bu, yüzbinlerce gencin, onların ailelerinin kelepçelerinin çözülmesi demekti. Vatandaş, çocuğum işe giremez diyerek diğer partilerin organizasyonlarına bile katılamıyor. Siyasi tercihini inandığı gibi değil, çocuklarının istikbalini gördüğü yere yapıyor. Muhalif partilerin adaylarından şu sözleri çok duymuşsunuzdur: Vatandaş bize, ” Yanınızda görünemeyiz ama oyumuzu vereceğiz,” diyor. Sözde demokratik bir ülkede, insanlar beğendiği partinin yanında görünmekten niçin korksun?
AKP gücünü işte buradan alıyor. Veren de benim, alan da benim ya benimle olur yahut her şeyden mahrum olursunuz diyor. Kendisini rızık kapısı olarak gösteriyor. Sahip olduğu imkanları sadece kendisiyle olanlara dağıtacağını ihsas ettirerek halkasını koruyor. CB Erdoğan’ın, “oy yoksa hizmet de yok yahut oy yoksa doğalgaz da yok” şeklindeki sözleri işte bu anlama geliyor. AKP bir nevi Rezzak(rızık veren) Tanrı rolü oynuyor. İnsanların zihinlerindeki tanrı boşluğundan yararlanıyor. Muhalefet iktidarın elindeki bu gücü alacağına, hep susmayı, kulağının üstüne yatmayı tercih etti. Sadece CHP veya İYİ Parti bile “mülakatlar kaldırılmadıkça meclise girmeyeceğiz” diyebilseydi bugün AKP gençlerin umudu olmaktan çıkar, muhtemele bugünden farklı senaryolar konuşuyor olurduk. Hala vakit geçmiş değil. Yerel seçimlerde, böyle bir kampanya yürütülerek, AKP mülakatları kaldırmaya mecbur edilebilir. Ama bakalım böyle bir muhalefet var mı?