Nasıl ki “lafla peynir gemisi yürümez”, ideolojik hamasetle de memleket şenlenmez ağabey. Aklın, tecrübe ve tarihi ibretin olmadığı yerde iman bindirmesi ile devlet yolunuz bir yere kadardır. O yaver gelen rüzgâra yelken açanlar alır sizi denizin ortasında bırakır. Mevzu o ya… Tarihin ibreti diyende aklıma Roma geldi, bugün onu tartışalım istedim. Sanırım Roma’yı yıkan sebeplerden biri de şudur: senato müptezellerinin Marcus Tullius Cicero olma sevdası; yani belagat çok, icraat yok. Bir nevi mahallede yangın var, Pakize saçlarını tarar durumu. Madem Roma dedik, Cicero’ya haksızlık yapmadan bahsini unutalım ve şu koca imparatorluk neden yıkılmış, kestirmeden bir bakalım.

Kavimler göçünü duymuşsunuzdur. İşte bu sığınmacı (pardon) göçmen akını Roma’nın ervahını gevreten sebeplerde başlıcadır. Mesela Çin, kuzeyden gelen kabileleri güzel kızları, ipek kumaşı ile asimile ederken Vizigotlar canına okumuş ki Roma, bağrında tehlikeli bir düşman yaratmış. Asil Roma vatandaşları gelen Germen ahaliye “Barbar” demiş. Ha şu anlamda düşünmeyin; Roma şehirlerini yakarak, yıkarak değil; bir tür istila ile… İnsanın aklına ister istemez Hande Karacasu’nun “İstila” kısa filmi geliyor vallahi. Roma’yı sonradan Romalıların tepesine geçirecek olanlar bu Germen kabileleridir. Demek her göç hareketinin tarihte siyasi sonuçları var. Bunu dair ifademiz olsun; bizim için göç, şimdinin ve ileri yakın tarihimizin baş ağrıtan konusu, belki en önemli konusudur. Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Mezopotamya havzası kuruyan Irak, Ortadoğu… Mevcut durum bile vahimken…

İkinci sebep ise Roma ordusunun Roma ordusu olma özelliğini kaybetmesidir; hani şu “lejyon” denilen paralı askerliğin devreye alınması. Romalı, Roma’yı korumazsa kim korur? Türkiye’yi Türk korumayacaksa… Üçüncü konu da önemlidir; din mevzuu ki Hristiyanlığın gelişi ile Roma’nın çöküşü arasında her dem bir illiyet bağı kurulur; çünkü politeist devlet pratiğini bu monoteist yeni din yerinden etmiş. Derler; Hristiyanlık güçlü değildi, Roma zayıftı; artık… Huzur, refah giderse mevcut din (anlayışı-anlayışları) yerine yeni din (anlayışı) pekâlâ gelir ve fakir fukaraya dogmasını diker. Kimileri nasıl bizde faturayı laik Cumhuriyete kesiyor ise o bakış… O halde iktidarımızın arka planını bir de böyle yorun. Vaka bu da tarih aynı zamanda işlerin tersine dönüşü tarihidir. Hele şu sıralar…

Üst paragraf bağlamında ekonomik mesele olmaz mı hiç? Pekâlâ olur. Müsrif ve hesapsız Roma devletlûları hazineyi boşaltınca vergileri kökleyerek (eyyam) çare aramışlar. Beyhude arayış, size tanıdık geldi mi bilmiyorum; ama Roma’da da vatandaşı inim inim inleten enflasyon belası vardır. Yine ilginçtir, Roma’nın bir diğer sıkıntısı da zanaatkâr ve işçi bulamamasıdır. Hani nitelikli, kalifiye adam sorunu; yollar, köprüler, su kemerleri yapan Roma, artık üretemiyor (şehir hastaneleri yapamıyor da bizim latifemiz olsun). İşte onun tıpkısı… Koca imparatorluk o hale gelmiş ki zavallılığa bakın, tarım bitmiş, bir buğday başağı yetiştiremez hale gelmişler. İşte, tarihçiler sebepleri üç aşağı beş yukarı böyle sıralarlar.

Sabık Roma’nın çöküş hikâyesinde sebepler size aşina geliyor mu? Elbette gelir. Çıkan sonuç ayan; bir ülkenin yönetilemez hale gelişi... Roma’da beceriksizlik ve adamcılık sonucu idare felç olunca (ona muhalif Türkler liyakatsizlik diyor) siyasi kaoslar, yolsuzluklar olmasın da daha n’olsun?!. Velvelede parası olan borusunu öttürmüş, güçten faydalanmış; ama sonuç?!. Sonuç, esef olsun o albeni Roma vatandaşlarının inancını tamamen kaybetmesidir. Bu saatten sonra istediğiniz kadar Cicero olun, kağnı gitmez! Cicero Müslüman da değil, Cuma vaazı falan da veremiyor, karıştırmayalım.

Roma-2

Bizim de “Rumi” olarak benimsediğimiz ve mirasını sahiplendiğimiz Roma’ya geçmiş olsun. Fatih Sultan Mehmet Han belki o karizmatik Roma’nın son imparatoru idi. Sona gelende demem şu; Roma vatandaşında inanç bittiğinde Roma zaten bitmişti... Hay, bu da aklıma geliyor ki aman fikirdaşlar, siz memlekete, kendinize olan inancı asla yetirmeyin, tıpkı Mustafa Kemal gibi... Evet, Roma soylusu zenginlerin direk yerinden çıktığında kaçtığı doğrudur. Bizde de kaçanlar olur, olacaktır; lakin gariban Türkçüler para, mal hesabı gütmediği için burada; gün gelir sıra onlarındır. Şöyle üzülürüm bir sebep; sıra gelene kadar memleketin başına gelen gelecek; gelecek de o vakit bu yükün altından kalkmak pek çetin olacak. Roma’ya bakmak lazım azizim