CB, son mitinglerinde HDP’lileri hedef alarak “Kuzey Irak’ta Kürdistan var, defolun oraya gidin” gibi bir ibare kullanıyor.
Bu son derece yanlış, ayrıştırıcı, HDP tabanını milli bütünlükten ve aidiyet duygusundan uzaklaştırıcı bir ifade.
HDP’nin siyaset tarzı ve kullandığı ayrıştırıcı dil hepimizin malumu. HDP’nin varlık sebebi zaten bütünleşmeyi önlemek, kitlesini şu veya bu şekilde -ana kütleden- uzaklaştırmaktır. Bunun için yıllarca kardeşlik ifade eden sözlerden rahatsızlıklarını dile getirdiler. Barışçı, uzlaşmacı her siyaset biçimini asimilasyoncu ilan ettiler. Tek amaçları kitlelerine Türkiye Cumhuriyetinin Kürtleri ötekileştirdiğini ispat etmekti.
Şimdi bu tarz ifadelerle PKK/HDP’nin kurguladığı tuzağa düşülüyor. Zira, HDP bunu tabanına görüyor musunuz Cumhurbaşkanı Kürtlere defolun Irak’a gidin diyor, diye yansıtacaktır.
Türkiye topraklarında bir Kürdistan yoktur. Bu coğrafyanın adı 11.Yüzyıldan itibaren Türkomania, yani Türkiye’dir. HDP bölge için Kürdistan tabirini kullanarak bu coğrafyanın Türklere ait olmadığını söylemek istiyor. Fakat buna çanak tutan bu tür ibarelere zemin hazırlayan da AKP’dir. Daha düne kadar milliyetçilik ırkçılıktı ve bizzat sayın CB tarafından ayaklar altına alınmıştı. Çözüm sürecinde anayasanın vatandaşlıkla ilgili maddesi üzerine yapılan pazarlıklar hala hatırlardadır. Türk vatandaşlığı yerine Türkiye vatandaşlığını önerenler, bugün güya Kürdistan sözünden rahatsızlık duyduğunu ifade edenlerdir. Bir coğrafyanın ismi, o coğrafyanın sahibinin kimler olduğunu gösterir. İsimler tapu senedi gibidir. Bir yere Kürdistan derseniz aynı zamanda kime ait olduğunu da söylemiş olursunuz. Bu tip isimleri kullanmak sanıldığı gibi masum değildir. Bu bir nevi tapulama işlemidir.
Bu söz birçok açıdan sakıncalıdır, en başta HDP kitlesi bu tip ifadelerden alınmakta daha da radikalleşmekte, devletle arasındaki bağlar zayıflamaktadır. İkincisi, Kuzey Irak Bölgesel yönetimi bir devlet değil, özerk bir bölgedir. Uluslararası hukukta devletlerin tanınmasının örtülü ve açık iki şekli vardır: Açık tanımada bir deklarasyon yayınlayarak devlet olma iddiasıyla ortaya çıkan oluşumu tanırsınız. Örtülü tanımada ise, konsolos göndermek, resmi temaslarda bulunmak, ikili antlaşmalar yapmak veya işte böyle,” orada bir Kürdistan devleti var,” diyerek dolaylı bir tanıma yapmış olursunuz. Sayın Cumhurbaşkanı’nın beyanları yarınlarda -devlet olarak tanınmanın- bir karinesi olarak gösterilebilir. Bir başka mahsur da şudur: HDP tabanı bir bütün değil, hepsinin terör örgütünün hedeflerini paylaştığı söylenemez. Bir söz, belli bir toplum kesiminde aynı burukluğu, dışlanmışlık duygusunu uyandırıyorsa o sözü söylemekten kaçınmak gerekir. Terörü, ayrılıkçılığı yenmenin yolu arkasındaki kitleyi kazanmaktır. Toplumsal desteği olmayan hiçbir örgüt yaşayamaz. Terörle mücadelede halk ve örgüt boyutu bir bütün içinde ele alınmalı ve başarı için her iki alanda eşzamanlı çalışma yapılmalıdır. Bu üslupla vatandaş kazanılmaz, daha da uzaklaştırılır. Vatandaşı kazanmanın seçim kazanmaktan daha önemli olduğunu anlayın artık.