Geçen hafta yayınlanan https://www.habererk.com/abdnin-iran-politikasi-ve-turkiye makalemde İran’a uygulanan ambargonun ağırlaştırılmasının Türkiye’yi ve Türk cumhuriyetlerini olumsuz etkileyeceğini ve tedbir alınması gerektiğini ele almıştım. Makalenin yayınlanmasının üzerinden dört gün geçmişti ki Enerji Bakanlığı, Türkiye ile Türkmenistan arasında doğalgaz anlaşması imzalandığını duyurdu. Bu anlaşma şu aşamada Türkiye’yi ve Türkmenistan’ı rahatlatsa da önümüzdeki yıllarda SWOT anlaşmaları da ambargo kapsamına alınabilir. Gerçi daha önce böyle bir uygulama olmadı ama ‘’bu da olmaz’’ denilen şeyler arka arkaya oluyor.

Türkmenistan’dan Türkiye’ye İran üzerinden yeni bir nakil hattı yapılmış değil. Bu anlaşmadan önce Türkmenistan, İran’a iki kısa nakil hattıyla doğalgaz sevk ediyor, sevk ettiği kadar gazı Basra Körfezinde teslim alıyordu. İran’da Türkmenistan’dan aldığı gazla Horasan bölgesinin ihtiyaçlarını karşılıyordu. Böylece İran ülkenin en batısında olan doğalgaz üretim merkezlerinden en doğuya gaz nakletmenin maliyetinden kurtulurken, Türkmenler Çin’e çok ucuza gaz satmak yerine müşterilerine, Basra Körfezinde piyasa fiyatından gaz teslim ediyordu.

Bu anlaşmayla birlikte, İran ile Türkiye arasındaki nakil hattından Türkiye’ye sevk edilen gazın Türkmenistan’ın İran’a sevk ettiği kadarının bedeli Türkiye tarafından Türkmenistan’a ödenecek. Türkmenistan; Azerbaycan, Rusya ve İran’la birlikte Türkiye’nin dört büyük gaz tedarikçisinden biri olacak.

Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan doğalgazlarını metreküpü 144 dolardan Çin’e satıyorlar. Mukayese etmeniz için yazıyorum, Azerbaycan, TANAP üzerinden Avrupa’ya sevk ettiği gazın metreküpüne 369 dolar tahsil ediyor. Üç Türk devleti, Çin’ sattıkları gazın yılda 85 milyar metreküp civarında olduğu göz önüne alındığında, her yıl 20 milyar dolar kaybediyorlar.  

Yani yıllardır sürüncemede olan, Türkistan gazını Hazar denizi-Azerbaycan-Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştıracak nakil hattının yapım maliyeti üç Türk devletinin sadece bir yıllık kayıplarıyla bile karşılanabilir. Aslında fazla kapasiteleri olduğundan Türk devletlerinin kayıpları 20 milyar dolardan çok daha fazla. Zira Hazar geçişli nakil hattının anlaşması imzalandığı gün, Çin fiyatları yükseltmek zorunda kalır.

Bu arada Çin, Türk ülkelerini sömürüyor diye bir iddiam yok. Zira Türkmenistan Çin’den önce gazını Rusya’ya 42 dolardan satıyordu. Türkmenistan-Çin anlaşması imzalandığında 144 dolar piyasa fiyatıydı. Rusya-Ukrayna savaşından sonra yaşanan gelişmeler gaz sıkıntısı çeken Avrupa’nın gaza çok yüksek fiyatlar ödemesine yol açtı. Öyle ki Azerbaycan’dan aldıkları gaz ABD’den aldıkları kaya gazında çok daha ucuza geliyor.

Yapılan anlaşmayı küçümsediğim sanılmasın. Bu anlaşma Türk dünyası idealine büyük bir hizmet. Türkiye’nin tedarikçilerini arttırması, Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ticaret hacminin katlanarak artması, Türkmenistan’ın Çin’e olan bağımlılığının zayıflaması, bunların hepsi birbirinden önemli kazanımlar. Hatta Türkmenistan’la İran arasındaki iki kısa hatta yenileri eklenerek sevk edilecek gaz hacmi daha da arttırılabilir.

Hazar geçişli nakil hattını her fırsatta gündeme getirmemin nedeni, paradigmayı değiştirecek olması. Bu hat olmadan Türk dünyası ekonomik olarak entegre olamaz. Bu hat olduğunda Türkiye; Çin ve Rusya’yı geçerek Türkistan’ın majör ticari ortağı olacak. Avrupa enerji konusunda Türkiye’ye bağımlı hale gelecek.

Enerji konusundaki ikinci önemli gelişme, iki yıldır kapalı olan günlük 450 bin varil kapasiteli Kerkük-Ceyhan petrol boru hattının mart ayında açılacağının açıklanmasıydı. Hat, bölgesel yönetimle merkezi hükümet arasındaki anlaşmazlık nedeniyle kapatılmıştı. Ankara, Barzani’nin bütün ricalarına rağmen ve ekonomik kayba uğrama pahasına Bağdat’ın yanında tavır aldı. Hat açıldığında yıllık ortalama 20 milyar dolarlık petrol Türkiye üzerinden sevk edilecek. Türkiye bu ticaretten milyar dolardan fazla gelir elde edecek.

Asıl büyük karımız, bölgesel yönetime ve Irak’a ihracatımızın katlanarak artacak olması. Kalkınma yolunun Irak kısmının inşaatının hızlanması. İki taraf arasındaki bölüşüm anlaşmasına göre petrol gelirinin bir kısmının Kerkük’ün kalkınmasına ayrılacak olması başlı başına muazzam bir kazanım. Türkiye, enerji koridoru olma hedefine biraz daha yaklaşacak.

Üçüncü gelişme ise, Türkiye’nin Somali’de hidrokarbon aradığı üç sahada petrol bulduğu bilgisi. Bu haber henüz Türk medyasında yer almadığından doğruluğundan emin değilim. Ama Batı ve Arap medyasına göre Türkiye on milyar varillik rezerv bulmuş. Bu hacim milli gelirimize yakın bir tutara denk geliyor. Aslında bu bilgi eğer doğruya sürpriz olmayacak zira arama-tarama yapılan bölgenin yakınında hem Somali’ye hem de başka ülkelere ait çok sayıda petrol sahası var.