Teröre muhatap olan tek ülke biz değiliz. Son elli yılda birçok ülke ayrılıkçı veya ideolojik teröre muhatap oldu. Bazıları Sri Lanka gibi terör örgütünü yenerek, diğer bazıları müzakere yoluyla terörden kurtuldular.
Bu ülkelerden biri de Kolombiya.
Kolombiya’da elli yılı aşkın süren iç savaşın ana karakteri, ekonomik bir çatışma olmasıydı. Uluslararası şirketlerin yerli halkın topraklarına el koyarak onları mülksüzleştirmesi ve politik süreçlerden dışlaması iç savaşa giden yolu açmıştır. FARC( Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) işte bu eşitsizlik ve ayrımcılık ortamında ortaya çıkmıştır. Elli yıllık çatışma sürecinde 200 binin üzerinde insan ölmüş, 8 milyon insan göç etmek zorunda kalmıştır.(E.Akgemici-K.Ateş, Dünyanın Ters Köşesi, s.318)
Taraflar 2012’de masaya oturmuş, 2016 yılında Havana Anlaşması ile FARC silah bırakmış, binlerce terörist 26 terhis bölgesine gönderilerek iç çatışmalara son verilmiştir.
Kolombiya hükümeti FARC’la asla devletin şeklini, anayasanın değiştirilmesi gibi siyasetçileri ilgilendiren konuları konuşmamıştır. FARC’la silah bırakma, siyasi katılım, yasadışı ekinler( kokain ticareti) ve terör mağdurlarının durumu konuşulmuştur. Kolombiya barış sürecini diğerlerinden ayıran en önemli husus, terör mağdurlarının da sürece dahil edilmesidir. Havana’daki barış masasına katılmak için 66 bin mağdur baş vurmuş farklı grupları temsil eden 60 terör mağduru barış görüşmelerine alınmıştır. Bu, toplumsal tepkileri de azaltmış, mağdurlar açısından bir tatmin ve teskin işlevi görmüştür.
Erdoğan ve Bahçeli tarafından başlatılan süreçte, Kolombiya gibi 2 asırlık bir devletin gösterdiği hassasiyet gösterilmemiştir. Görüşmelerin içeriği bilinmediği gibi, mağdurların, şehit ailelerinin feryatları da hiç dikkate alınmamıştır.
Terörün bitmesi, bitirilmesi elbette önemlidir, ancak bunun bedeli devlet ve milletin bitirilmesi olamaz. Hele devlet şeklini teröristlerle konuşmak bunu pazarlık masasına getirmek hiç olamaz.
AKP’nin son haftalarda yaptığı milletvekili transferlerini, tutuklamaları süreçten bağımsız düşünmek mümkün değil. Anayasayı referandumsuz değiştirmek için iktidarın 400 milletvekiline ihtiyacı var. Erdoğan’ın yeniden aday olması için de aynı ihtiyaç söz konusu. Kolombiya gibi genç bir devlette, Örgütle yapılan görüşmelerde siyasetçiler asla kendi ikballerini, hırslarını işe karıştırmadılar.
Biz de en hayati meseleler bile kişisel çıkar hesabı üzerinden masaya yatırılıyor. Neticede olan ülke ve millete oluyor. Hep birlikte kaybediyor ama kazandığımızı sanıyoruz.