‘’Son otuz yılda en başarılı diplomasi uygulayan devlet hangisidir?’’ diye sorulsa gururla ve doğru yanıtı verdiğimden emin olarak Azerbaycan derim. Azerbaycan çok zor bir coğrafyada ve zor şartlar altında uyguladığı doğru, kararlı ve sonuç almaya dönük politikalar sayesinde, toprakları işgal edilmiş, ekonomik olarak çökmüş bir memleketten bugünlere geldi.

       Haydar Aliyev başkan olduğunda ülkenin çeyreği işgal edilmişti. İşgal edilen beldelerde yaşayan vatandaşlar, başta Bakü olmak üzere şehirlere yığılmıştı. Hazine boş, devlet iflas halindeydi. Ülkenin tek petrol nakil hattı Karabağ savaşında Ermenileri destekleyen Rusya üzerinden Karadeniz’e ulaşıyordu. SSCB döneminde adeta sömürüldüğünden karadaki sahalarının çoğunda petrol bitmiş ya da bitmek üzereydi. Rusya ve İran, Hazar’ın hukuki statüsü netleşmeden Hazardaki sahalardan petrol çıkarılmasına karşıydı.

       Aliyev önce arka arkaya Rusya taraftarı olduğunu vurgulayan beyanatlar verdi. Rusya ile ilişkileri düzeltti. Rusya’nın kamuya ait enerji şirketlerine Hazar’daki sahalardan hisse vererek Moskova’da Azerbaycan’ı destekleyen bir lobi oluşmasını sağladı. Ateşkes anlaşmasını imzalayarak ülkeyi savaş ortamından çıkardı. Zira savaş halindeki bir ülkeye yabancı sermaye gelmez.

       Rusya ile ilişkileri düzeltirken eş zamanlı olarak uluslararası enerji şirketlerini Azerbaycan’a yatırım yapmaya ikna etmeye çalışıyordu Aliyev. Rusya, hukuki statü konusunda anlaşma sağlanmadan Hazar’dan enerji elde edilmesini savaş sebebi sayacağını açıkladığından yatırımcı şirketler istekli değildi. Kremlin, Hazar’a uluslararası şirketlerin girmesini ABD’nin Rusya’yı kuşatması olarak görüyordu.

       Aliyev bu tıkanmayı aşmak için üzerinde anlaşılmamışta olsa Bakü’nün savunduğu teze göre Azerbaycan’ın olan Hazar karasularını, Anayasa’ya vatanın ayrılmaz bir parçası olarak dahil etti.  Batılı şirketleri hem Anayasa değişikliğini hem de Rusya’nın kamu şirketlerinin de enerji sahalarına ortak olduğunu göstererek ikna etti. Çeçenistan savaşı ve Rusya’nın bu savaşı kazanamaması da Bakü’nün elini güçlendirdi.

       Hazar’daki sahalara yabancı yatırımlar başladığında Kremlin, BM’ye şikayet etmekten başka bir eylemde bulunmayınca Kazakistan ve Türkmenistan’da uluslararası şirketlerle anlaşmalar imzaladılar. Böylece Aliyev, Azerbaycan’ın yanında diğer Türk cumhuriyetlerinin de zenginleşmesini sağlayacak süreci başlattı.

       Ülke petrolünün sadece Rusya üzerinden piyasalara ulaşması çok riskliydi. Kremlin bu hattın kapasitesinin yükseltilmesini istiyordu ki bu Azerbaycan’ın Rusya’ya bağımlılığının artarak devam etmesi demekti. Rusya’nın teklifinin reddedilmesi sıkıntılara yol açabilirdi. Azerbaycan, bir yandan Türkiye ile Bakü-Ceyhan’ı geliştirirken diğer yandan çok daha düşük kapasiteli ve kısa mesafeli olan Bakü-Supsa’ yı devreye soktu. Böylece Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtularak daha bağımsız siyaset takip etmeye başladı.

       Bakü-Supsa’yı, Bakü-Ceyhan, Şahdeniz, TANAP ve TAP takip etti. 2024 itibariyle Azerbaycan petrol ve gazının %5’inden azı piyasalara Rusya üzerinden gidiyor. Azerbaycan, SWAP anlaşmaları yaparak ve Hazar’daki sahalardan hisse vererek İran’la olan ilişkilerini de iyileştirdi. SWAP anlaşmaları aynı zamanda Kuzey ile Güney Azerbaycan’ı yakınlaştırdı. Zira Güney’in gaz ve petrol ihtiyacını Azerbaycan karşılıyor mukabilinde aynı hacimde gazı ve petrolü Basra Körfezinde alıyor.

       Azerbaycan hem Rusya’nın liderliğinde kurulan BDT’ye hem de ABD’nin Rusya’ya karşı oluşturduğu GUAM’ a üye oldu. Böylece iki büyük güce de teslim olmadı ama onları dışlamadı da. Ne Rusya’ya ne de ABD’ye çok cazip tekliflere rağmen askeri üs vermedi. Topraklarına bu devletlerin askerlerini kabul etmedi.

       Azerbaycan ordusu Şuşa’yı aldıktan sonra durduğunda, Karabağ’ın geri kalanına Rus Barış Gücü yerleştiğinde genel kanaat Rusya’nın Karabağ’dan asla çıkmayacağıydı. Sadece iki yıl sonra her karışında Azerbaycan bayrağı dalgalanan Karabağ’da bir tane Rus askeri yok.  

       Azerbaycan’daki enerji sahalarına ve nakil hatlarına Rusya’nın yanında ABD, Avrupa, Japonya ve Çin kökenli şirketler ortak edildiğinden bu ülkeler Ermenistan’ı desteklemeyi bırakarak ya tarafsız kaldılar ya da Azerbaycan’ı desteklediler. Azerbaycan silah alımlarını İsrail’den yaptı. Petrolünü İsrail’e sattı. Böylece ABD’deki Yahudi lobisinin tam desteğini sağladı. Paşinyan’ın ifadesiyle Amerikan Senatosunun %80-90’ı Bakü’nün kontrolünde.

       Bakü son üç ayda çok etkili hamleler yaptı. İlham Bey, Orta Asya Devletler Birliğinin toplantısına katıldı. Ardından Azerbaycan, Türkistan cumhuriyetleriyle birlikte iki askeri tatbikat yaptı. Tokayev, tatbikatlardan sonra ‘’Bu tatbikatlar TÜRK NATO’sunun habercisidir’’ derken Aliyev konuyu TDT’nin Şuşa zirvesinde gündeme getirdi: ‘’Siyasi konuların yanında güvenlik ve savunma alanlarında da iş birliği yapmalıyız.’’

       Akabinde Rusya ile Kuzey-Güney Koridoru Anlaşması imzalandı. Rusya’nın ambargoyu kırmasını sağlayacak ve İran’dan geçecek olan bu koridora, normalde ABD’nin, İsrail’in ve Avrupa’nın muhalefet etmesi beklenirken, böyle bir gelişme olmadı.

       Analistler, Zangezur’un barış anlaşması taslağından çıkarılmasını da dikkate alarak, ‘’Kuzey-Güney koridoru yapılırsa Zangezur yapılmaz.’’ yorumlarını yaparken, Kremlin, Ermenistan’ı ateşkes anlaşmasının koridorla ilgili maddesine uymaya davet etti. Koridora tam destek verdiklerini defaten ifade eden Ruslar, İran’ı koridora olan muhalefetlerini çekmeye davet ettiler. Yani Azerbaycan, İran’la karşı karşıya gelmektense Rusya’yı İran’ın üzerine sürdü.

       Bakü, Zangezur Koridorunun taslaktan çıkarılmasına razı oldu zira anlaşmanın bir an önce imzalanarak, statükonun kesinleşmesini ve Ermenistan’la normalleşmek istiyor. Bu olduğunda dış güçlerin Kafkasya’ya müdahale etmesinin önüne geçilmiş olacak.

       Azerbaycan, Eylül ayında, Özbekistan’la, iki ülken biri savaşa girdiğinde diğerini de girmek zorunda bırakan anlaşmayı imzaladı. Türk dünyasında ilk olan bu anlaşma inşallah Türk devletlerine örnek olur. Aynı ay içinde BRİC’ se üye olmak için başvuran Azerbaycan, bu hamlesiyle de öncü oldu.   

       Baba-oğul Aliyev’ler, uyguladıkları, yukarıda sadece bir kısmını saydığım siyasetlerle işgali sonlandırdılar; zengin, güçlü ve müreffeh bir Azerbaycan’ın mimarları oldular. İlham Bey bu başarıları, tam demokrasiye geçerek, yerel yönetimleri güçlendirerek, ekonomiyi, enerji ihracatına bağlı olmaktan kurtararak ve sosyal adaleti sağlayarak taçlandırmalı.