50 yıldır Almanya'da yaşayan bir gurbetçi olarak gözlemim, tespitlerim Avrupa ülkelerinin hiç birinde yer altı madenleri bulunmaması.
Bir iki İskandinavya ülkesi dışında Norveç, İsveç gibi.
Almanya'nın, Fransa, İtalya, İngiltere bunların ne doğalgaz, ne petrol, ne madenleri var.
Hatta tarım arazileri yok denecek kadar az, buna rağmen örneğin Hollanda, İsviçre gibi dünyaya sanayi ürünleri yanında ciddi tarım ürünleri pazarlıyorlar.
Demek istediğim sanayi ülkelerin ekonomilerine bakın, yeraltı kaynakları neredeyse hiç olmayan ülkeler.
Kalkınmış devletlere bakacak olursak, Avrupa’nın neredeyse tamamı, Kore, Japonya, Çin, Endonezya, Malezya gibi.
Bakalım yeraltı madenleri doğalgaz, petrol, altın, demir olan ülkeler aralarında küçük bir kaç devlet dışında Brunei, Kuveyt zengin, diğerleri fakir, yoksul iç savaşlar ile boğuşuyorlar.
Petrol ülkelerine bir bakalım çok yakından tanıyorsunuz Irak sefil, fakir, paramparça, İran dünyada yalnız kalmış ülkelerden biri, 10 yıl Irak ile savaştı, Suriye 10 yıldır savaş milyonlarca insanı göçmen olmuş, Mısır istikrarsızlık içeride, ciddi çalkantılar var, Azerbaycan millet fakir, ülkesini savunacak gücü yok, Libya paramparça bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Venezuela halk çok fakir, muhalifler yıllarca çatışma içinde, Afrika kıta neredeyse her türlü yeraltı madenlerin sahip durumu ortada aşiretler, mezhepler, etnik çatışmalar, iç savaşlar almış başını gidiyor.
Gelelim bir hafta beklediğimiz müjdeye.
İnsanlar mal, mülk mirasa konar öyle zengin olurlar, fakat bu mirasa konmak uzun sürmez kısa süre sonra bu malın nasıl kazanıldığı mirasçılar tarafından bilinmediği ve doğru yönetilmediği için batar gider.
Devletlerin buldukları mal varlıkları ile zengin olduğu çok az görünür.
Tabii ki bizim kendi enerjimizi sağlayacak kaynakların olması iyi, fakat bu eksen değiştirecek, yok uçacağız, yan gelip yatacağız.
Sonra bir kaç sene sonra aynı noktada olacağız.
Onun için ayağımızı yere basacak biz millet olarak bulduklarımız ile değil.
Bizim en büyük kaynağımız insanımız, emeğimiz, ürettiklerimiz, coğrafyamız, özgür hür, yaratıcı ruh, insanımıza güven, insanımıza inanmak, genç nüfusumuz.
Yoksa eskilerin tabiri ile "Mal bulmuş mağribi gibi" olmak değil.
Eskiler mağrip olarak bilinen bölge halkının, içinde bulundukları fakr-u zaruret, cehalet ve mahrumiyetleriyle birleşen. Buldukları, gördükleri bir şeyi elde etmek için saldırıp, amiyane tabirle gururlanma, görmemişlik, kibirlik ile olmaz.
Kalın sağlıcakla.